(Rabia'nın anlatımıyla.)
“Şimdilik ateşini düşürdük,endişenmeyin. Zaman zaman olabilecek şeyler bunlar. ” Kimin olduğunu bilmediğim bir sesle açtım gözümü. “Noluyor, ” konuşmak da zorlanıyordum, “neden hastanedeyim,noldu bana? ” henüz ne olduğunu bile anlamamışken,annemin hüngür hüngür ağlayan sesini duydum. Gözümü zorlansamda tam açtığım sırada anneannem ve teyzemi gördüm,ağlıyorlar ama neden?
“Teyze noldu neden ağlıyorsun,anneanne? Babam nerde? TEYZE? ” Teyzemin yüzündeki çaresizlik beni korkutmaya başlamıştı.
“Kuzum,doğal gaz zehirlenmesi diye haber yapıyorlar hep hatırladın mı? ”
“Evet,neden? ”
“Dün sizin evde,siz uyurken, ”
“Evet teyze biz uyurken, ” dakikalar geçmesine rağmen teyzem hâlâ cevap vermemişti. “noldu teyze biz uyurken?! ”
“doğal gaz patlamış. ”
“Ne? ”
“Rabia... babanı... ” duymak istemiyorum,kötü bir şey duymak istemiyorum. “Teyze nolur,yalvarıyorum kötü bir şey deme. Nolur teyze nolur. ”
“kaybettik... ”
“Ne? ” ayağa kalktığım an halsiz kalıp yere yıkıldığımı hatırlıyorum...
(Saatler sonra.)
Uyandığımı fark ettiğimde,gözlerimi açmaya korkuyordum. Allah'ım nolur rüya olsun.
“Kuzum,iyi misin? ” gerçekmiş... babam... ölmüş...
“Hayır, teyze nolur ölmedi de. Anneanne konuşsana. Biriniz konuşun. Ölmedi deyin. BABAAA ”
(Rabia'nın teyzesi,Lale'nin anlatımıyla.)
Keşke ölmedi diyebilsem,keşke elimden bir şey gelse ama yok,kahretsin bir şey yapamıyorum.
“Rabia sakin ol,al su iç. Sakinleş. ”
“Sakin mi olayım? ”
“Biliyorum ne hissettiğini,ama önce sakin olman gerek. ”
“Teyze nasıl sakin olabilirim? Babanı kaybettik diyorsunuz,NASIL SAKİN OLAYIM? ”
“Sana üzülme demeyeceğim,çünkü bu mümkün değil. Hayatın boyunca hep içinde bir acı olacak,hep üzüleceksin. Şimdi üzüntünü yaşa,şimdi üzüntünü yaşa ki mutlu olma zamanın geldiğinde sevin,gün,çok mutlu ol. Ama teyzeciğim ağlama üzüntünü yaşa ama ağlama,kendini yorma,bedenini yorma. ” bunları söylerken bile kahroluyorum...
“Abla lütfen sen de kendine gel. Bak Rabia orada ağlıyor. Eğer sende ağlarsan ne olur sonu? Şimdi kalk,sakinleş kızının yanına git biraz konuş. Hadi abla. ” daha önce ablamı hiç böyle görmemiştim,kahrolmuş bir hâlde. Çok zor abla biliyorum ama kalacaksın...
“Rabia nerede Lale? ”
“103 no'lu odada. ” Rabia ve ablamın sarılıp ağlamasını gördükten sonra,dayanamayıp ağlarken buldum kendimi...
(Yazarın anlatımıyla.)
Öncelikle annesini,babasını veya sevdiği bir insanı kaybedenlerden hatırlayıp üzüldüğünüz için özür diliyerek başlıyorum... Sanırım burada hepimiz Rabia'yı anlayabiliyoruz,öyle değil mi? Eminim ki hepiniz kaybetme duygusunu yaşamışsınızdır. Zor ve çok can yakan bir duygudur. Kaybetmek ölmekten daha ağırdır. Kendinizi Rabia'nın yerine koyunca ne hissediyorsunuz? Sanırım kelimelere bir babayı sığdırmak biraz zordur... Kimse yaşamadan anlayamaz,ve umarım kimse böyle berbat bir duyguyu yaşamaz. Rabia da bir gün ağlamayacak,ama hayatı boyunca kırık bir kalp ve yorgun bir bedenle yaşayacak...
(Rabia'nın anlatımıyla.)
Sahi kaybetmek neden bu kadar ağırmış? Neden çok sevdiğimiz her insanı kaybediyoruz. Babam yok... yok... ve artık hiç olmayacak... Kim o'nun yerini tutabilir? Çok ağır değil mi,bir daha baba diyemeyecek olmak? Nereye gideceğimi bile bilmeyerek kalktım ayağa,insanlarla dolu olan kolüdor da sanki hiç insan yok gibi geliyordu. Aslında etrafımda binlerce insan vardı ama ben hâlâ tek hissediyordum... Kendimi hastanenin bahçesinde bulduğumda saatin kaç olduğunu bile bilmiyordum. Dışarı çok soğuk ve karanlıktı. Bazı insanlar gülüyordu,hiç tanımadığım insanların gülmesine engel olamazdım öyle değil mi? Duvara yaslanıp yere oturduğumda hüngür hüngür bağırarak ağladığımı hatırlıyorum. İnsanlar gelmişti yanıma “noldu sana? ” dedi birisi, “annen,baban nerde kızım? ” dedi öteki. O kadının sorusundan sonra gözyaşlarımı sildim ve “öldü... ” dedim. Ağlayarak değil gülümseyerek dedim. Sonra ekledim, “Şimdi anladınız mı,neden bu kadar ağladığımı? ” Etrafımdaki herkes birden sustu,herkes acıyarak bakıyor bana. Sonra yanıma bir teyze geldi. “Zordur kızım zordur. Anneyi babayı kaybetmek çok zordur. Neden dersen sen hiç toprak olmadan ağacın büyüdüğünü gördün mü? Anne de baba da böyledir kızım, anne baba;evladın toprağıdır,evlat kaybedince yıkılır. Seni çok iyi anlıyorum kızım,çok küçükken anne mi baba mı kaybettim. “geçer... ” diyen olursa inanma güzel kızım,asla annenin babanın özlemi geçmez geçmiyor kızım geçmiyor... Tam 50 sene oldu hiç geçmedi kızım,bak acısı hep şurda. Hep güldüm,hep mutlu oldum ama asla ve asla içimdeki o acı geçmedi... Üzüntünü yaşa kızım,kaybetmek ağırdır ama kazanacağını asla unutma. Kendine iyi bak... ” Teyzenin konuşması ilaç gibi gelmişti...
Hayallerim vardı,artık yok. “Hayallerinden vazgeçme. ”, “gerçekleştir...”
(Yazarın anlatımıyla.)
Burdan sizlerin dünyanın neresinde, kiminle, nasıl, ne yaptığınızı, ne istediğinizi, şuan hangi duyguyu yaşadığınızı, ne kazandığınızı, ne kaybettiğinizi, kimi özlediğinizi, kimi sevdiğinizi, şuan kiminle olmak istediğinizi, hangi evin hangi odasında, kime sarılmak istediğinizi, nası biri olduğunuzu, veya nasıl biri olmak istediğinizi, kimin yerinde olmak istediğinizi ve daha çok şeyi bilmeden yazıyorum. Ve şunları bilmenizi istiyorum; ben hayatımda başarısız olduğum zaman hayallerim den vazgeçmek yerine yeni hayaller kurdum hep. Çünkü hayaller ler gerçekleşmesi zor olan gerçekleştikten sonra bütün insanlardan sizi daha mutlu hissettirebilen olaylardır. Bizler, mutsuz olduğumuz zaman bizi mutlu edecek birşey den vazgeçersek mutsuzluğu tercih etmiş oluruz. Mutluluk sizin hayatınıza verilmiş bir soyut duygudur, bu duyguyu hiçbir zaman kaybetmemeniz dileğiyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baba Hasreti
Ciencia FicciónBu hikaye, küçük bi' kız çocuğunun hayatı... küçük yaşta bile olsa yaşadığı olayları atlatıp sonunda hayalinin gerçekleşmesi...O küçük kızda birgün büyüyecek, aşık olucak, hayal kurucak ve o hayaller gerçekleşecek, peki o zamana kadar yanında hâlâ k...