Havanın soğukluğuna aldırış etmeyen küçük kız, soğuktan dolayı akan burnunu elindeki mendile sildikten sonra, mendilini çiçekli fisdanının cebine tışıktırdı. Annesi onun yokluğunu farketmeden hemencecik gidecek, onunla konuşup eve geri dönecekti. Akşam olmak üzereydi. Çabuk olması gerekiyordu. Taş avluları bulunan konukların yanından koşar adım geçerken hem kış ayının soğuğu, hem de sert esen rüzgarın serinliği yüzünü kıpkırmızı etmişti. Koşarak hareket ettiğinden dolayı nefes nefese kalmış bir şekilde hedeflediği konağın kapısına gelince duraksadı. Derin derin nefes alıyor, nefes aldıkça da soğuk hava ciğerlerine nüfus ediyordu. Son kez cesaretini toplayıp, önünde dikildiği demir kapıyı yumruklamaya başladı. Demir kapı konağın güvenliğinden sorumlu adamlar tarafından açılınca, kapının önündeki adamlara, ' Annesinin onu, Hacer Hanımağasından bir şey almak için gönderdiğini söyleyerek 'içeriye girip, hemencecik yukarıya doğru kıvrılan merdivenleri koşar adım çıkmıştı.Bu arada bir taraftan da etrafı kolaçan ediyordu. Onun burada olduğunu kimsenin görmemesi gerekiyordu. Onun odasının bulunduğu kata gelince, kimseye yakalanmamanın sevincini yaşıyordu. Sevinçten kahkaha atacak gibi olduğunda yaptığı şeyin farkına varır varmaz, ellerini hızla ağzına kapatıp onun odasının kapısının önüne gelip, kapıyı açıp içeriye daldı. Karşısındaki küçük kızı görmeyi beklemeyen genç adam. Gördüğü manzara karşısında şaşkınlığını gizleyeyemiş ağzını açıp kapatmış, genç kızın şu an da burada ne işi olduğunu sorgulayan bakışlarını küçük kızın üzerine dikmişti. Genç adamın kendisine tuhaf bakışlarlarla baktığını gören küçük kız, heyecandan ne yapacağını bilememişti. Ellerini soğuktan kıpkırmızı olmuş yüzüne kapatıp karşısındaki genç adamın boynuna sarıldı.