Sığındığı son limandan son kez, sessizce süzüldü gemiler.. yine bir yerlere gidenler vardı. gittikleri yerler de tutsak kalanlar... Hep vardı.
☘️
Üzerine giyindiği kırmızı, kısa kollu ve uçları nakışlı bindallısının, aynaya yansıyan görüntüsünü uzun uzun izledi genç kız,uzun..uçları bukleli siyah saçlarına bu defa maşayla büyük büyük dalgalar yapılmıştı. Yüzüne yapılan sadece makyajla da büyüleyici bir görüntüye bürünmüştü güzel yüzü.. gözlerine çekilen sürme sayesinde mor menekşe gözleri daha bir buğulu bakıyordu sanki. Bugün onun için büyük gündü.. asıl büyük güne daha vardı ama o güne adım adım yaklaşmak için de baya uğraş vermişti Laçin. Fakat,içindeki adlandıramadığı huzursuzluğunun nedeni bir hayli canını sıkıyordu.Sıkı sıkıya elinde tuttuğu ince altın rengi kemeri,beline bağlamayı başardığında aşağı avludaki kınası için tamamen hazırlanmış olacaktı. Akşam üzeri konağa gelen orkestra ve davulla, Laçin için kına merasimi başlamıştı. Aynı dakikalarda da diğer konakta da davul zurna sesi yankılanıyordu.
Urfa sokaklarında yankılanan davul sesiyle Urfa halkı, Laçin ile Çınar'ın düğünlerini konuşmaya başlamıştı bile.. Yaşar Ağa oğluna yakışan bir düğün yapmak için elini cebine sağlam atmıştı. Urfa'nın en ünlü orkestrası ve davulcusuna düğünlerinin güzel geçmesi için, tonlarca para ödemişti. Yani, kaz gelecek yerden tavuk eksik etmemek lazımdı. Yapılan bu düğün Yaşar Ağa için kazançtan başka bir şey değildi. Oğlunun mutlu olup olmaması onun için mühim değildi. Önemli olan kendi aşiretlerinden bir gelin alması ve de batan şirketlerinin kurtulmasıydı.
Yukarı avludan, aşağıdaki kalabalığı izleyen Çınar,sessizdi bugün. İçinde fırtınalar eserken dışarıya herşey yolundaymış gibi rol kesmekte bir yere kadardı.İstemediği bir evlilik yapmamak için, babasına yıllarca diretmişti fakat bu durum karşısında o kadar yorulmuştu ki, artık pes etmişti. Daha doğrusu Urfa'ya geldiği gün aklında asla böyle bir düşünce yoktu ama Nihal ile yaptığı plan doğrultusunda bu evlilik için pes etmiş gibi görünmüştü ve bir kaç aylığına Laçin'le evlilik rolü yapmaya karar vermişti. Aslına bakılırsa pekte pes etmiş sayılmazdı.. kendini tesselli etme faslını da yaptıktan sonra, üzerine geçirdiği içerisinde beyaz gömleğinin olduğu siyah takım elbisesini,umarım bu günden itibaren son kez giymiş olurdu. Çünkü Çınar, takım elbise adamı değildi. Bu tarz ona hiç yakışmıyordu. O, bir kere rahat bir adamdı. Spor takılmayı daha çok seviyordu. Keşke İstanbul'daki işine devam edebilseydi. Ne güzel, bir şirkette Mimar olarak çalışıyordu. Ne vardı yani gelip buralarda şirket kurtarmakla uğraşmasaydı.
Çok mu şey istiyordu bu hayattan?Sevdiği bir mesleği yapmayı istemek suç muydu yani? Hem bu meslek için onca yıl dirsek çürütmüştü. Boşuna mıydı yani onca yıl ? Uğraştığı onca çaba?
Avludan yankılanan davulun tokmağının çıkardığı sesle, kendisine gelen Çınar. İsteksiz adımlarla aşağıdaki avluya inmeye başladı Sanki bütün Urfa, onların düğününü bekliyormuş gibi aşağısı mahşer yeriydi.
Birbirlerine verilmiş sözlerini tutmak için ,iki konakta da kendisini kaybeden iki genç beden vardı bu gece, ikisinin de aklı ve kalbi karman çorman olmuş duygularla ilmek ilmek örülmüştü birbirlerine. Karmakarışıklık nasıl da illet bir hastalıkmış meğerse,iki yabancı insanı aynı odanın içine koyacaklar ve orada birbirleri için yaşamalarını bekleyeceklerdi. Nasıl da vahim bir durum, nasıl da çaresiz bir kavramdı bu böyle!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDE YANGIN (Askıya Alındı)
أدب المراهقينHavanın soğukluğuna aldırış etmeyen küçük kız, soğuktan dolayı akan burnunu elindeki mendile sildikten sonra, mendilini çiçekli fisdanının cebine tışıktırdı. Annesi onun yokluğunu farketmeden hemencecik gidecek, onunla konuşup eve geri dönecekti. Ak...