"bu koku...bu ten... O kadar bekledim ki sana kavuşmayı."dedi elleri yanaklarımda öylece duruyordu.Benim kırılmamdan korkar gibiydi,zaten o hep böyleydi. "Ama o adam bugün sana dokundu,benim bir kere sana yaklaşmama izin vermezken..."derken sözünü gözünden akan bir damla yaş böldü. Şimdi göz gözeydik ve ben ona bunu yaşattığım için çok kötü hissediyordum. Gözleri kıpkırmızı olmuştu,zaten o beni severken hep acı çeken taraf olmuştu. "Yapma." dedim titrek bir sesle. 'senin acı çekmene dayanamıyorum.' diyemedim ona. Buğulu gözleri yüzümü taradı,ardından o da benim gibi titrek bir nefes aldı. "Neden yapma?" dedi kırık bir sesle. "Ben bu zamana kadar ne yapsam Cihangir yapma,gelme,sevme dedin.Ben seni neden sevemiyorum,neden o adam gibi o kokunu doya doya içime çekemiyorum?" diyince söyleyecek bir şey aradım. "Sen bana hiç şans vermedin ki... Sen beni hiç sevmeye kalkmadın.Hata bende ya,beni tekrar tekrar parçalayan birinden beni toplamasını istiyorum..." dedikten sonra elleri iki yanına düştü,bu yenilmiş bir adamın ruhunun parçalandığı andı. "Deme öyle,ne olursun..." dedim gözlerim dolu dolu.Bildiğim bir gerçek vardı;o da Cihangir'in bana,benim için her şeyi yapabilecek kadar aşık olduğuydu. "Yaptım bile,ben sana sırılsıklam aşık oldum. Ama sen bu yağmurda bile şemsiyeni açıyorsun.Sevgimi reddettiğin gibi,ondan kaçıyorsun..." *********************************** Bu bizim kaderimizin değiştiği an'dı. Ya o beni sevmekten vazgeçecekti,ya da ben yıllardır görmezden geldiğim adamın aşkının tam ortasına düşecektim...