Gözlerimin aralık kısmından görebildiğim beyazlığa baktım. Tertemiz ışık yüzüme vururken derin bir nefes aldım ve ellerimi hafifçe uzattım. Yüzümü ıslatan yağmur damlalarına dokundum. Kulağıma dolan huzurlu müzik yanında gelen fısıltılara yaklaştım. Attığım her adımda ortadan ayrılan berrak suya baktım.
"Tüm masumiyete aykırı olan ben miyim?"
Fısıltılar hafifçe yoğunlaşırken yüzüme vuran ışık ben adım attıkça kısıldı. Olduğum yerde durdum. "Olduğum yeri karanlığa boğan ben miyim?" Bir adım attığımda ayağımın altında akan berrak suyun giderek kızıllaşmasını izledim. Ben yürürken ortaya ayrılan su kızıllaştıkça ayaklarımın altında birleşti. Eğilip elimle kızıllığı yakaladığımda elime gelen yumruyla duraksadım. Suyun altından elimi kaldırdığımda elimde atan kırmızı organı korkuyla bıraktım. Kafamı kaldırdığımda yüzüme vuran küçücük ışık yerini tamamen karanlığa bıraktı.
"Bu benim karanlığım mı?"
Nefes alışverişlerim bulunduğum ortamda giderek yüksek sesle duyulduğunda arkamı dönüp geriye gitmek istedim. Adımlarım ne kadar atarsam atayım tam tersine gidiyor ve beni karanlığa çekiyor gibi hissettirdiğinde bağırdım.
"Bırak gideyim!"
Önüme dönüp yerde akan kızıllığın üzerinde yürüdüm. Kulağımdaki fısıltılar giderek şiddetli bir hale gelirken elimle kulaklarımı kapayıp hepsinden uzaklaşmak istedim. Ellerimi kaldırmak istediğimde tiz bir çığlık duyuldu ve ellerimin bağlandığını hissettim. Gözyaşlarım yüzümden süzülürken konuştum.
"Beni rahat bırak."
Hızla önümdeki karanlığa koşmaya başladığımda ayağımın altında akan suda hareket eden bir şey bacağımı yakaladı. Düştüğüm yerde birden fazla elin bacağımı sıktığını hissederken saçlarım yerdeki kırmızılıkla ıslandı. Debelenmeyi bırakıp sırt üstü uzandığımda suyun yavaşça beni içine çektiğini hissettim. Yüzüm yavaş yavaş suyun içine hapsolduğunda son sesimle fısıldadım.
"Tüm bunlar ben miyim?"
Olduğum yatakta hızla doğrulduğumda odanın karanlığında telaşlı sesi duyuldu. "İyi misin?" Titreyen vücuduma yaklaşıp kollarıyla sardı. Ardından çekilip gözlerimden akan yaşları parmağıyla sildi. "Geçti, ben buradayım. Kimse sana zarar veremez." Titreyen sesimle konuştum. "Neden buradasın?"
"Her gece kabus gördüğünün farkındayım." Eliyle odamdaki koltuğu işaret etti. Üzerinde yastığı ve battaniyesi vardı. "Sen uyuduktan sonra korkarsan yanında olmak için buraya geldim." Bacaklarımı kendime çekip başlığa yaslandım. "Kendimi hiç iyi hissetmiyorum." Soğuk eliyle elime dokunduğunda korkuyla çektim. Elini ürkekçe çekip konuştu. "Özür dilerim, seni ürkütmek istemedim." Ardından ekledi. "Işığı açmamı ister misin?" Derince bir nefes aldım.
"Davranışların Asil'e benziyor."
"Ben... özür dilerim." Elimle bacaklarımı sardım ve başımı dizime yasladım, gözlerimden akan yaşı elimin tersiyle sildim. "Artık daha fazla korkmak ve ağlamak istemiyorum." Başını salladı. "Senin yanında beklememi ister misin?" Ürkekçe ona baktım. "Uyumayacak mısın?"
"Sen uyuduğunda." Titrek sesimle konuştum. "Uyumak istemiyorum." Derin bir nefes alıp ekledim. "Sadece biraz hava almak istiyorum." Başıyla onaylayıp ayağı kalktı ve elini uzattı. "Gel," Uzattığı eline bakıp bileğinden hafifçe tuttum ve kalktım. Dolaptan bir hırka çıkarıp ürkek vücuduma hafifçe bıraktı. Ardından hafifçe bileğimden tuttu ve odadan çıkardı. Mutfaktan bir bardak su doldurup bahçe kapısını açtı ve suyu bana uzattı. Suyu çimlerin üzerine bırakıp bahçedeki sallanan koltuğun üzerine oturdum ve bacaklarımı kendime yasladım. "Battaniye getirmemi ister misin?" Başımı salladığımda içeri girdi.
Ağaçların ve rüzgarın sesini dinlerken gökyüzüne döndüm.
"Sorun ben miyim?"
Bir kaç dakika sonra elinde battaniyeyle bahçeye çıktı ve nazikçe üzerime örttü. Ardından koltuğun benden en uzak köşesine oturup hafifçe salladı. "Üşümüyor musun?" dediğimde omuz silkti. Battaniyeyi hafifçe kaldırdım ve birazını ona uzattım. Gözlerime bir süre bakıp yavaşça yaklaştı ve battaniyenin altına girdi. Başımı arkama yasladım ve gökyüzünü izledim. "Özür dilerim." dediğimde açık kahverengi gözleri bana döndü. "Neden?"
"Belli ki lanetli olan benim." dediğimde açık kahverengi gözlerini benden ayırıp gökyüzüne baktı. "Her şey geçecek."
"Ben bile kendimden şüphelenirken sen neden benden şüphe duymadın?" Açık kahverengi gözlerini bana döndürdü. "Sana güveniyorum çünkü."
Yutkundum. "Ya kendimden geçtiysem ve farkında olmadan ölümüne sebep olduysam?" Gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmadan uzunca bir süre beni izledi. "Sen yapmadın Gece." Elini ürkerek elime koydu ve hafifçe başını eğdi. "Üzerinden aylar geçti. Günden güne daha iyi olacaksın. Artık o günü düşünüp, kendini suçlama."
Gözlerimi hissettiğim ağırlıkla yumdum ve başımı hafifçe omzuna bıraktım. "Teşekkür ederim."
"Bana güvendiğin için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Mistake • gxg
Short StoryKaçıp kurtulabilirdim, ama içimde hissettiğim küçücük bir his, o hissi dinlemek istedim. Tamamlandı.