Kapıdan çıkmak üzereyken bana döndü. "Bir arkadaşımla işim var, bir kaç saate gelirim," Başımla onayladım. Arkasını döndükten duraksadı ve tekrar bana döndü. "Bir dakika sen iyi misin?""Neden?"
Yanıma yaklaştı. "Nereye? Hangi arkadaşın? gibi sorular sıralamadın." duraksadı. "Yüzün de bembeyaz kesilmiş." Ellerini alnıma yasladı. "Yanıyorsun sen!"
"Bilmiyorum dün geceden beri kötü hissediyorum." dediğimde telaşla banyoya doğru gitti ve elinde ıslak bir bezle döndü. Ardından ceketini çıkarıp yanıma çömeldi. "Arkadaşınla buluşmayacak mıydın Asil?" dediğimde umursamadan bezi alnıma koydu ve saçlarımı okşadı. "Senden önemli değil, arar iptal ederim." dediğinde elini indirdim. "Olur mu öyle ayıp olur."
"Olmaz , hasta hasta seni bırakamam ya!" dedi ve tekrar bezi alnıma koydu.
"O zaman buraya çağır?"
"Kızı eve mi davet edeyim?" Duraksadım. "Kız mı?" Kafasını salladı. "Yeni tanıştık sayılır."
Gözlerimi yeşil gözlerine çıkardım. "İşiniz neydi?" Kaşlarını çattı. "Kıskanıyor musun?"
"Son zamanlarda da herkes bana bu soruyu sorar oldu!"
Güldü. "Sadece arkadaşım, beraber işyeriyle alakalı bir projemiz var."
"Benden haberi var mı?" dediğimde duraksadı. "Nasıl yani? Senden ne gibi haberi var mı?" Gözlerimi yumdum. "Ev arkadaşın olduğundan haberi var mı?"
Sessizce cevapladı. "Haberi var."
"Buraya çağır, işiniz aksamasın." dedim ve sırtımı döndüm. "Sana ateş düşürücü vereyim." dedi ve ayak seslerinin uzaklaşması duyuldu. Ardından telefonla konuşma sesi duyuldu. Bir süre sonra geri döndü ve koluma dokundu. Ona döndüm. "Aç ağzını." Uzattığı kaşığı ağzıma aldım ve ilacı içtim. "Ayak bağı olduysam özür dilerim."
"Saçmalama benim için senden önemli hiçbir şey yok." dedi ve alnımdaki bezi sakince aldı, eliyle alnımı sevdi. Ardından ekledi. "Konum yolladım, buraya gelecek."
Bakışlarımı gözlerine çıkardım. Endişeli gözleri dolup taşmak üzere gibi kızarık bakıyordu. Elini hafifçe yanağıma getirdi. "Seninle yeterince ilgilenemiyor muyum?" Başımı iki yanımda salladım.
"Seninle alakalı değil, son zamanlarda garip şeyler hissediyorum." dediğimde duraksadı. "Ne gibi şeyler?"
Gözlerimi yumdum. Hissettiklerimi tek tek anlatmak istedim. Hiçbir şeyi es geçmeden anlatmak istedim. Ama tüm bunların benim zihnimin uydurması olduğunu biliyordum. Sadece yutkundum. "Kötü rüyalar görüyorum."
Endişeyle konuştu. "Neden dün geceye kadar yanıma gelmedin?"
"Çünkü dün geceye kadar bu kadar ağır, bu kadar canımı acıtan bir rüya görmemiştim."
Ellerini saçlarıma çıkarıp sevdi. "Stres yaptığın bir durum mu yaşıyorsun?" Başımı salladım. "Sanırım." Eğilip alnıma bir öpücük bıraktığında kapı -neredeyse ödünüzün kopacağı bir tınıyla- tıklatıldı. Yerimde sıçrarken Asil yavaşça kalktı. "Sanırım arkadaşım geldi." İlerleyip kapıyı açtığında gözlerimi kapadım ve biraz nefes almak istedim. Adım sesleri yaklaştığında tanıdık sesle gözlerimi araladım ve oldukları tarafa döndüm.
Yüzünde daha önce görmediğim sevimli -ama bana yapmacık hissettiren- bir gülümseme vardı. "Bu ne tesadüf!" Suratına bakmaya devam ederken Asil kaşlarını kaldırdı. "Tanışıyor musunuz?"
Gözlerimi kırpmadan açık kahverengi gözlerindeki garip parıltıyı izledim. Vücudum hafifçe titrediğinde derin bir nefes aldım. Gözlerimi ondan ayırmaya çalışsamda ayıramadım. "Asil bana battaniye getirebilir misin?" duraksadım. "Üşüdüm." Asil merdivenleri çıktığında yavaşça bana yaklaştı. "Neyin var?"
Gözlerimi gözlerinden zorlukla çektim ve geri uzandım. "Biraz hastayım." Bulunduğum koltuğa yaklaşıp yanıma çömdü. Elini hafifçe kaldırıp alnıma yaklaştırdı. "N-ne yapıyorsun?"
"Ateşini kontrol ediyorum." Soğuk elini hafifçe alnıma dokundurduğunda tüm vücudum istemsizce gerildi. Elini sakince çekti. "Benden neden bu kadar hoşlanmadığını anlayamıyorum."
Gözlerimi kırpıştırdığımda Asil'in adım sesleri duyuldu ve yaklaşıp battaniyeyi üzerime sakince serdi. Açelya doğrulup bir adım geri gittiğinde Asil onun elinin aksine sıcacık elleriyle ateşimi kontrol etti. "Battaniyeyi üzerine çok serme ateşin yükselir." Gözlerimi sıcak yeşil gözlerine çıkardım. "Ama üşüyorum." Yüzüne sıcacık gülümsemesini yerleştirdi. Ve hafifçe eğilip alnımı öptü. "Biraz dayan, sonra seni ılık bir duşa sokarız." Ardından Açelya'ya döndü. "Tekrardan kusura bakma, benim küçük hasta olunca dünya duruyor." Eliyle belinden hafifçe tuttu. "Biz çalışma odama geçelim."
Açelya onu tanıdığımın aksine sevimli bir şekilde onayladı ardından hafifçe bana döndü. "Geçmiş olsun." Sesi tüylerimi ürpertirken zorla gülümsedim. Odadan ayrıldıklarında sessizlik içinde öylece uzandım. Elimi hafifçe saçlarımdan geçirdim ve yüzümü avcumla kapadım. Sanki onu görmek istemediğim her an özellikle karşıma bir yerlerden çıkıyordu. Etrafımı sarmış çıkmama izin vermiyor gibiydi. Yan odadan gelen gülme sesleriyle derin bir nefes aldım. Hafifçe doğruldum ve dönen başıma aldırmadan mutfağa ilerledim. Bir bardak su doldurup elime aldım ve mutfağın bahçeye açılan kapısını araladım. Çıplak ayaklarımla çimde yavaş adımlar atıp gökyüzüne döndüm. "Tek istediğim bir süre huzurlu kalmaktı." Eğilip çimlere oturdum ve üşüyen vücudumu aldırmadan yere uzandım. Soğuk rüzgar tüm vücuduma vuruyorken hissettiğim uyuşukluğu sevmeye başladım. Gözlerimi kapayıp soğuğu bedenimde hissettim. Dudağımda anlamsız bir gülümseme oluştu.
Gözlerimi uzunca bir süre açmak istemedim. Sadece bu anda sonsuza dek kalmak ve huzurumu bozacak hiçbir şey olmamasını diledim. Sanki bu zamana kadar dilediğim şeyler gerçek olmuş gibi buna inandım. Öyle ki saatler geçtiğinde sandım ki gerçekten bir kez olsun dileğim gerçek oldu.
Fakat uzun sürmedi uyuşuk vücudumu sarsan elleri hissettim.
Hafifçe gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk gözlerin kaçmak istediğim gözler olmasını istememiştim. Yorgunlukla araladığım gözlerim yeşil gözlere ulaştığında gözlerinden akan yaşların sıcaklığı vücuduma değdi. Sıcak kolları beni kucakladı ve oturma odasına getirdi. Üzerime battaniye sarıp kollarını bana sararken başını göğsüme yasladı. "Ne yaptın sen?" Zorlukla ağzımı araladım. "Ne yaptım?"
Doğruldu. "Bu soğukta hasta halinle dışarda ne işin vardı?" Gözlerimi kırpıştırdım. "Bilmiyorum, kendimde değildim." dediğimde şaşkınlıkla suratıma baktı. Korkmuş yüzünden akan gözyaşlarına baktım. Elleriyle yüzümün her bir köşesini sevdi. "Çok korktum."
Açelya eğilip görüş alanıma girdiğinde soğuk eliyle hafifçe elime dokundu. "Bizi çok korkuttun Gece." İsmimi onun sesinden duyduğumda gözlerimden bir yaş süzüldü. Mırıldandım. "Beni rahat bırakın." Asil başını iki yanında salladı. "Bırakamam." Dudaklarım titrerken konuştum. "Yalvarırım," yutkundum. "Benden uzak durun." Zorlukla konuştum. "İyi değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Mistake • gxg
Short StoryKaçıp kurtulabilirdim, ama içimde hissettiğim küçücük bir his, o hissi dinlemek istedim. Tamamlandı.