(Her bölüme bölüm şarkısı bırakıyorum, birlikte dinlerseniz çok daha hissedebilir olduğunu düşünüyorum öptüm.)
Yatağımın altına gizlenmiş sessizce beklerken, gözlerimi sımsıkı kapadım ve korkuyla nefes verdim. Gök gürültüsü şiddetini arttırırken sessizce şarkı mırıldanmaya çalıştım. Kulaklarımı ellerimle kapadım ve olabildiğince kendimi soyutlamaya çalıştım. Komodinin üzerinde titreyen telefonun sesi gittikçe artarken elimi komodine uzatmaya çalıştım. Telefonu almaya çalışırken yere devrilmesiyle evde büyük bir ses yankılandı. Yerden telefonu alıp titreyen ellerimle aramayı yanıtladım.
"Hey, iyi misin? Deminden beri sana ulaşmaya çalışıyorum, korkuyorsun diye olabildiğince hızlı eve geldim... bekle eve giriyorum." dedikten sonra anahtarlar sesleriyle birlikte telefonu kapadı. Kapıyı açma sesi geldikten sonra koşarak yukarı çıktı ve odamın ışığını açtı. Ardından yatağımın yanına eğilip elini uzattı. Elini yavaşça tutup gürleyen kök gürültüsünü duymamaya çalıştım. Kollarını hızlıca bana sardı. "Çok korktun mu?" Başımı salladım ve yüzümü olabildiğince omzuna gömdüm. "Korkma ben buradayım, geç kaldığım için özür dilerim." dediğinde ellerimi beline sardım. "Önemli değil."
"Az önce çıkan kimdi? Yüzünü tam göremedim."
Başımı omzundan kaldırmadan cevapladım. "N-ne, kimden bahsediyorsun?''
"Ben arabayı park ederken kapıdan biri çıkıyordu, arkadaşın olduğunu sanıyordum."
Hafifçe kollarından ayrıldım. "Evde kimse yoktu." dediğimde kaşlarını kaldırdı. "O kimdi peki?" Başımı iki yanımda salladım. "Bilmiyorum beni korkutuyorsun."
"Eve kimse girmedi eminsin değil mi?" dediğinde onayladım. "Gök gürültüsü dışında tek bir ses duymadım."
"Sanırım gözüm yanıldı." dediğinde ona geri sarıldım. "Müzik açabilir miyiz?"
Başıyla onaylayıp elimden tuttu ve beni yerden kaldırdı. Ardından belimden ve bacaklarımdan tutup kucağına aldı. Başımı boynuna gizleyip sesleri duymazdan gelmeye çalışırken merdivenleri indi ve beni oturma odasının ortasına, koltuğa hafifçe bıraktı. Televizyonu açıp herhangi bir şarkı listemi açtı ve kumandayı yanıma bıraktı. "Kahve yapmamı ister misin?" dediğinde hafifçe başımı salladım.
Mutfağa ilerlerken konuştu. "Bundan sonra yağmurlu günlerde seni asla yalnız bırakmayacağım."
"Senin suçun değil Asil, her zaman yaşadığım şey, senin yapabileceğin bir şey yoktu." dediğimde mutfaktan sesi duyuldu. "Keşke seni koruyamadığım tek bir saniye olmasa." Gülümsedim.
Başımı hafifçe camdan dışarı çevirdim. Gökyüzü daha sakin gözüksede gözümü korkutacak derecede karanlıktı. Gözlerim garip bir dürtü ile gökyüzünden ayrıldığında uzaktan bana bakan belirsiz silüetle karşılaştım. Gözlerimi kırpıştırıp gerçekliğini sorgularken Asil elinde kahveyle içeri girdi. "Şunu görüyor musun?" diyerek uzaktaki silüeti işaret ettim. Fakat işaret ettiğim yerde artık hiçbir şey görünmüyordu. "Neyi?"
"Az önce birini gördüğümü hissettim ama şimdi yok." dediğimde sakince saçımı okşadı.
"Söylediğimden etkilendin sanırım, rahatla ben buradayım, hadi kahveni iç." dedi ve bardağı önümdeki masaya bıraktı.
Derin bir nefes aldım. "Bu gece bana cehennem oluyor." Yanıma oturup ellerini hızla ellerimle buluşturdu. "Yanındayım, geçti gitti. Korkulacak bir şey kalmadı." Başımı hafifçe salladım. "Teşekkür ederim." Başımı sakince omzuna yasladım ve kolumu vücuduna sardım. "Senin gibi bir arkadaşa sahip olmasaydım ne yapardım bilmiyorum." Kollarını bana geri sardı. "Her zaman, seni korumak için burada olacağım." Başımı hafifçe kaldırıp kahveme uzandım ve bir yudum aldım. Ardından geri omzuna yaslanıp bacaklarımı kendime çektim. "Bu gece seninle uyuyabilir miyim?" Saçlarıma küçük bir öpücük kondurdu ve başını salladı. "Uyuyabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Mistake • gxg
Short StoryKaçıp kurtulabilirdim, ama içimde hissettiğim küçücük bir his, o hissi dinlemek istedim. Tamamlandı.