14. Bölüm

172 26 8
                                    

sonunda saat gece 01.30 olduğunda jaemin hemen yanında yatan jeno'yu dürtükledi, jeno birkaç mırıltı bırakıp jaemin'e döndü.

birbirlerinin gözlerine bu şekilde bakmayalı uzun zaman olmuştu.

"hazırlanıp mark hyung'u bulalım jeno."

jeno jaemin'in ince ellerini sıkı sıkı tutup onayladı jaemin'i. mağzadan aldıkları giysilerden düne göre daha rahat kombinler yaptılar ve birbirlerinin saçlarını taradılar.

bu sırada hyuck uyanmaması için dua ettiği oda arkadaşı renjun'u üzerinde yeni giysileriyle hazır yakalamanın şokunu yaşıyordu.

"Lanet olsun nereye gidiyorsun sen?"

hyuck renjun'un sorusuna ne demesi gerektiğini bilemediğinden soruya soruyla cevap verdi.

"asıl sen nereye gidiyorsun?"

"bugün tanıştığım biriyle önemli bir randevum var."

"mark'ı bulmaya gidiyorum."

renjun kafasını kaşıdı ama lucas şu an mark'tan daha önemliydi onun için.

"hadi kendi yollarımıza gidelim hyung böylelikle ikimize de zorluk olmaz"

renjun sessizce kapıyı açtı ama tam karşısında jeno ve jaemin'i görmeyi beklemiyordu.

"ah... yok artık şimdi jisung ve chenle'de gelir."

jeno kahkahasını içine sıkıştırdı ve hep beraber dış kapıya çıktılar ama bir anda hyuck'un aklına uyumsuzların tehlikesi ve renjun'un dövmesiz oluşu geldi.

cebinden çıkarttığı çıkmayan kalemle renjun'un kulağının arkasına yenilikçilerin logosunu çizip renjun'a yüzeysel bir açıklama yaptı ve dikkatli olması gerektiğini söyledi.

birkaç dakika sonra lucas kaykayıyla renjun'un yanında durdu ve gergince hyuck,jeno ve jaemin'e selam verdi.

"kardeşlerim."

"bu kadar çok kardeşin olduğundan bahsetmemiştin"

"3 tane daha var... her neyse hadi gidelim"

jaemin ve jeno renjun'a pis pis sırıtıyordu,hyuck ise lucas'ın iyi biri olup olmadığını düşünüyordu ta ki lucas hyuck'a elini uzatana kadar.

"biz yakınlarda ki kütüphanede olacağız efendim, renjun'u buraya kendim geri getireceğim bir endişeniz olmasın"

"oldu olacak alacağım her nefes için yemin et lucas.. hadi gidelim bu baskıya dayanamıyorum"

renjun kendisinin iki katı olan çocuğun yanında minik bacakları yüzünden nerdeyse koşarak yürüyordu ama sonunda hyuck'ların yanından ayrılmışlardı.

"çocuklar olabildiğimiz kadar hızlı şekilde doyoung hyung'un binasına gidelim ve oradan da markın yanına gidelim."

jaemin ve jeno biraz tedirgin olsalar bile hyuck'un yüzündeki heyecan nereden bakılırsa bakılsın oldukça net gözüküyordu.

rastgele boş bir binaya tırmanırken jeno, jaemin'in kulağına fısıldadı.

"dikkatli ol ve daima önümden git."

jaemin kafasını sallayıp jeno'yu onayladı

"ayrıca yorulduğunda söyle dinlenelim, çok zayıfsın vücudun bizimkiler kadar uzun süre dayanamayabilir"

jaemin korktuğu şey tam olarak buydu... eğer gün doğumuna yetişemezlerse mark gidecekti ve gittikleri onca yolu boşuna gitmiş olacaklardı.

Turn Back Time//DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin