mark, hyuck'a sıkı sıkı sarılmış bırakmak istemiyor gibiydi, hyuck mark'ın ellerinden tutup göz göze gelmelerini sağladı.
"2 gün içerisinde evimize döneceğiz mark, her şey geçti."
mark titreyen çenesiyle hyuck'a baktı
"korkuyorum donghyuck."
jeno ve jaemin birbirlerine baktı,hyuck kendisine donghyuck denilmesini sevmezdi ama mark söylediğinde dudaklarının kenarlarının kalktığını görebiliyorlardı.
"korkmana gerek yok biz burdayız."
mark derin bir nefes aldı
"siz?"
jeno jaemin'e işaret verdiğinde koşarak mark ve hyuck'u sardılar, mark'ın ağlaması durmuş ve bir kıkırtıya dönüşmüştü.
"ah... jeno, jaemin... çok büyümüşsünüz çocuklar.. renjun nerede?"
jeno mark'ın saçlarını karıştırdı
"hadi kaldığımız eve gidelim ve bunları daha detaylı konuşalım."
jeno henüz sözünü bitiremeden arabanın biraz ilerisinde ellerinde içerisi bira dolu poşetlerle iki çocuk belirmişti.
"m-mark?"
çocuklar adımlarını hızlandırarak jeno ve jaemin'i sertçe iteklediler
"HEY HEY NAPIYORSUNUZ?"
daha zayıf görünen çocuk şaşkınca marka baktı
"paranı falan çalmıyorlar mı?"
mark gülerek çocukları dürtükledi.
"onlar benim ailem winwin"
winwin denilen bir süre çocukları inceledi ve gülmeye başladı
"saçmalama sen yetimhanede büyüdün. değil mi?"
mark durup düşündü
"boşver uzun hikaye... kun sana daha sonra anlatır"
winwin'in yanında duran çocuk yani kun onayladı mark'ı.
"hey... eğer onlar sonunda geldilerse bu demek oluyor ki..."
"ben... gideceğim"
hyuck duyduğu şeyle gözlerinin parlıyışına engel olamamıştı ama kun oldukça üzgün gözüküyordu.
kun ve winwin mark'a sarıldılar ve herkese birer bira verdiler. birkaç saat sonra sohbetleri uzamıştı.
"korkmayın burada şu grup saçmalıkları yok... sadece bir dövmeyle her şeyden kurtulabilmek çok saçma ve o dövmenin burada senin kaderini belirliyor olması daha da saçma"
çocuklar sinirle konuşan winwin'e katılmışlardı.
gün doğarken mark arkadaşlarıyla son kez vedalaştı ve hyuck'un elini tutup yıllardır geldiği bu tren raylarına son kez baktı.
"bu manzarayı özleyeceğimi sanmıyorum."
hyuck gülümseyip mark'ın elini sıktı.
"odamızı özledin değil mi?"
mark hyuck'u onaylayan mırıltılar çıkarttı.
"şeytan'ın bana dair her şeyi yok ettiğini düşünmüştüm"
jaemin heyecanla zıpladı
"aslında edecekti ama hyuck hepsini kullanacağını söyledi bu yüzden eşyaları yok etmek yerine bizim hafızalarımızı sildi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turn Back Time//Dream
Losoweşeytan, rastgele insanlar arasından bebekken seçtiği 7 kahyasını belli kurallar koyarak yetiştirir. en önemli kural "aşık olmak yasak".. 6 kahya 2000'li yıllardan 90'lara dönüp kuralı çiğneyen abilerini bulur ama bu işleri daha çok karıştırır.