Jeno ve hyuck yakınlarda buldukları bir basket sahasına girdiler, john onlara ödünç bir top vermişti ve jeno zorla yapsa bile şu an belki birkaç arkadaş edineceği için oldukça heyecanla bekliyordu oyunu.
çok süre geçmeden yanlarına gelen bir çocuk sahanın kenarında oturan hyuck'un dikkatini çekmişti. oldukça uzun bacakları ve incecik güzel bir bedeni vardı.
çocuk yavaşça sahanın demir ve tellerle kaplı kapısını açıp sahaya girdi.
"Merhaba tek oynuyorsan sana katılabilir miyim?"
jeno heyecanla çocuğun omzuna vurdu ve el sıkıştı.
"ben sungchan, buralarda yeniyim"
hyuck oturduğu yerden kalkıp sungchan'ın yanında durdu.
"ben hyuck ve bu da jeno, bizlerde yeniyiz ama yakında gideceğiz misafiriz yani"
sungchan ikilinin kendisi gibi yeni olmasını sevmişti, arkadaş bulmakta zorluk çekiyordu çünkü herkes gruplar halinde takılırdı ve grupların içine girmek onun için oldukça zordu.
"basket oynuyor gibi gözüküyorsun boyun çok uzun"
sungchan jeno'dan aldığı iltifatla ensesini kaşıdı ve gülümsedim
"çok değil ama evet oynuyorum"
sungchan'dan aldığı tepkiyle topu sungchan'a fırlattı ve teke tek bir maç başlattı jeno.
hyuck oyuna dahil olmamıştı çünkü oynamayı pek sevmezdi, sahanın kenarında oturmuş gök yüzünü inceliyordu.
kafasından geçirdi hyuck, hiç olmadıkları, hiç tanımadıkları,bilmedikleri bir ortamda hiç yaşamadıkları şeyler yaşıyorlardı ama kardeşlerinin hepsi o kadar mutlu gözüküyordu ki bu hyuck'a asıl amacını bile unutturuyordu.
yavaşça jeno'ya döndürdü kafasını, yıllardır basket oynayan jeno ilk kere bağırıyor,gülüyor ve durup dinleniyordu.
burada olmak hepsi için oldukça güzel bir rüyaydı ve hiç biri uyanmak istemiyordu ama her rüyanın bir sonu olduğunu biliyorlardı ve sadece birkaç günleri kalmıştı.
mark'a ulaşmak için buradaydı ama dün gece öğrendiği şeylerle içerisindeki korku git gide büyümüştü hyuck'un. mark'ın uyumsuzların bir parçası olması karşılaşabileceği en kötü manzaraydı.
bu gece doğudaki tren istasyonuna gidip mark'ı bulacaktı. ilk gün kendisinden yardım isteyen mark'ın yüzü çıkmıyordu hyuck'un kafasından.
düşünceleri içinde boğulurken arkasından bir ses duydu.
"ne! ilk kere burada başkaları var"
hyuck gelen iki çocuğa baktı, ellerinde tuttukları basket topundan onlarında aynı amaç için burada oldukları anlaşılıyordu.
"hadi git ve onlarla arkadaş ol dejun"
"sus yangyang ne diyeceğim çocuk gibi onlarla oynamak istediğimi mi? hem baksana bir tanesinin vücudu çok iyi diğerinin'de boyu çok uzun.. benimle arkadaş olmazlar hadi gidelim"
hyuck iki çocuğu inceledi, yangyang oldukça ince ve güzel bir çocuktu. dejun ise biraz daha yapılı bir vücuda sahip ve yakışıklı bir çocuktu.
biraz sonra dejun yavaşça sahaya girip jeno ve sungchan'a selam verdi, belli ki yangyang onu ikna etmişti. hyuck gözleriyle yangyang'ı ararken omzuna dokunan elle ürktü.
"merhaba oturabilir miyim buraya?"
hyuck kocaman bir gülümseme sundu yangyang'a.
"arkadaşını ikna etmiş gibi gözüküyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turn Back Time//Dream
Randomşeytan, rastgele insanlar arasından bebekken seçtiği 7 kahyasını belli kurallar koyarak yetiştirir. en önemli kural "aşık olmak yasak".. 6 kahya 2000'li yıllardan 90'lara dönüp kuralı çiğneyen abilerini bulur ama bu işleri daha çok karıştırır.