2. bölüm

279 38 3
                                    

saati hafifçe titrediğinde renjun'u uyandırması gerektiğini anladı jaemin. şatonun giriş katını turladı, jisung yemek yapıyor, chenle salonda defterine birşeyler yazıyor ve hyuck jisung'un yanında onu rahatsız ediyordu.

"jisung bey bugün ne yapıyorsun bize"

hyuck son derece itici bir ses tonuyla sevimlilik yapar gibi sormuştu. jisung sabrının son anlarını yaşıyordu.

"hyung... beni rahat bırak yalvarırım... gidip chenle ile falan uğraş jaemin hyung'la uğraş... nolur git"

hyuck alt dudağını büzüp salona chenle'nin yanına geçiyordu ki üst kata çıkan jaemin'i gördü

"hey jaemin!"

"ne!"

"nereye gidiyorsun?"

"renjun'u uyandırmalıyım"

"tamamdır"

jaemin hyuck'a merdivenlerden el sallayıp renjun'un beyaz kapısını araladı ve sessizce içeriye girdi. kahyaların arasında en küçük kişi renjun değildi ama jisung bile ona bir bebek gibi hoş davranırdı çünkü renjun oldukça kırılgan ve narin biriydi.

jaemin renjun'un odasına gelip tekrar ağladığını biliyordu. yavaşça saçlarını okşadı renjun'un

"hey uyanmalısın renjun... yemek vakti geldi"

renjun gözlerini ovalayarak uyandı

"jaemin-ah rüyamda eski günleri gördüm. jeno sen ben ve hyuck birde o kişi piknik yaptığımız günü hatırlıyor musun?"

jaemin gülümseyip başını kaşıdı. 10 yaşındaydılar, şeytan jisung ve chenle'yu dereye götürmelerine izin vermemişti bu yüzden beşi beraber gidip mısır yemişler ve derede eğlenmişlerdi... ama garip bir şekilde yanlarında birinin daha olduğundan emindiler fakat bu kişinin ne yüzü ne de ismini hatırlıyabiliyorlardı.

"jeno düzelirse eğer o günü tekrarlamalıyız... çok uzun zamandır şatonun dışına çıkmıyoruz"

renjun jaemin'in teklifini beğenmişti. hızlıca hazırlanıp yemeğe indiler. bütün kahyalar masada oturmuş sessizce bezelyelerini kaşıklıyorlardı. jaemin ve renjun'da yerleşti masaya ve şeytanın donuk sesi ve bulanık görüntüsüde masanın en başındaydı.

"jisung. benden istediğin bir şey var mı?"

şeytan ürkütücü sesiyle sordu ama kahyalar artık alışık olduğu için babalarının sesiymiş gibi hissediyorlardı

"hayır efendim. neden sordunuz?"

"yemek yapma konusunda oldukça geliştin,  hyuck gibi 2 parça elmayı temiz tutamayan işe yaramaz biri değilsin bir ödülü hak ediyorsun"

hyuck bir anda şeytana döndü

"ah efendim işe yaramaz demişken elmalara aldığınız ilacın işe yaradığına gerçekten inanıyor musunuz?"

şeytan ve hyuck'un konuşmaları daima eğlenceli olurdu. çocuklar şeytana patron gözüyle bakarlardı, aslında korkmazlardı şeytandan hatta hyuck şeytanla sınırı aşmadan şakalaşırdı bazen fakat her konuda çok ısrarcı olması herkesin sinirini bozuyordu ve çocukları istemedikleri şeylere zorlardı...

"evet ben yaptığımda olmuştu hyuck"

"efendim. büyü kullanamıyorum. şunu hatırlayın artık lütfen"

"aaa tamam hyuck kusura bakma yarın 2de odama gel yeni bir ilaç yapalım"

hyuck şeytanı onayladı. şeytanın bulanık görüntüsü jeno'yu süzdü. jaemin, şeytan ne zaman jeno'ya baksa gerilirdi hep...

Turn Back Time//DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin