5. Bölüm

217 36 5
                                    

jisung ve chenle oldukça tedirgin olmuşlardı, bir sıkıntı olduğunu düşünmüşlerdi çünkü jeno bile şu an onlarla oturuyordu ve ciddi bir konuşmaya hazırlanıyor gibi gözüküyordu.

"hyung.. acaba... yanlış bir şey falan yapmış olabilir miyiz?"

jaemin ikilinin endişeli yüzüne bakıp gülümsedi.

"hayır, bugün çok önemli bir şey hakkında konuşacağız ve bu şey maalesef kızgın demir cezasına mal olabilecek bir şey..."

bu sefer jeno atıldı söze

"chenle. jisung. 90'lara gidip mark hyung'u bulacağız"

chenle ve jisung aynı anda birbirlerine döndüler. 10 saniye bakıştılar, renjun ensesinden akan soğuk terle cevaplarını bekledi.

ama jisung ve chenle'nun tek yaptığı bir anda bağıra bağıra gülmek olmuştu.

"HEY BU BİR ŞAKA DEĞİL."

hyuck yıllardır içinde tutuyormuş gibi sinirle bağırmıştı. dakikalar sonra jeno herkese her şeyi baştan anlattı. anlaşılması ve inanması zor olasa bile işin içinde ruhani bir dünyadan gelmiş efendileri olduğu için onlar için oldukça basit anlaşılmıştı.

"peki ya mark hyung'u nerde bulacağız? bu tarz bi plan yaptıysak oraya geçtikten sonra onun konumu hakkında bilgi sahibi olmalıyız"

renjun oldukça mantıklı bir soru yöneltmişti jeno'ya

"işte bu bir sıkıntı. kuyunun nereye çıkacağını bile bilmiyorum ama tahminlerime göre kuyu mark hyung'a yakın bir yere çıkartacak bizi, en azından şeytanın kuyuyu bu şekilde ayarladığını biliyorum"

jisung derin bir nefes aldı ve hyuck'un gözlerine baktı

"onun yüzünü hatırlayabilecek misin? yıllar önce gördün."

hyuck başını olumlu anlamda salladı.

"şeytanın gelmesine bugünle beraber 4 gün kaldı. bu gece kıyafetlerinizi toplayın ve yanınıza almak için 1 eşya belirleyin. sabah 5de şatonun kapısının önünde buluşalım ve gidelim. Güneşin doğuş saati oldukça uygun."

jeno, jaemin'i onayladı.

daha sonra herkes kafasını dolduran derin düşüncelerle odalarına gitti. jaemin ve jeno hala bahçede ki masada oturuyorlardı.

jaemin'in soğuktan pembeleşen beyaz ellerini avuçlarının içine aldı.

bedenlerini tek beden olacak kadar yakınlaştırıp dudaklarını birleştirdiler, bu sefer jaemin jeno'nun dudaklarını kabul edip dudaklarını ağır ağır hareket ettiriyordu.

nefessiz kaldıklarında jeno jaemin'den ayrılıp başını okşadı ve tutup omzuna yasladı.

bu sırada ikiliyi odasının yuvarlak camının önündeki duvarın alt kısmına oturarak izleyen renjun burukça gülümsedi. duvarın diğer yanında hyuck oturuyordu.

"tanrım.. her şey çok hızlı gelişti bir anda beraber oldular..."

renjun hyuck'a sevimli parlak gözlerle baktı

"ama baksana nasıl huzurlu gözüküyorlar.."

hyuck kafasını kaşıdı

"iyi olduğuna emin misin?"

renjun akmamak için tuttuğu göz yaşlarını saklamak için alt dudağını ısırdı

"ondan hoşlanmıyorum"

Turn Back Time//DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin