sabah olduğunda çocuklar hala koltuklardaydılar, odalarına gidemeden uyuya kalmışlardı.
ten son sabah kahvaltısını hazırladı ve hep beraber son kez kahvaltılarını edip yanlarına aldıkları çantalarına gelirken aldıkları parçaları sıkıştırıp yola koyuldular.
o gün johnny ile tanıştıkları otopark'a onları yine johnny götürdü. otopark'ın kenarında duran kuyuyu iyice süzdü hyuck.
"evet.. yolculuğun sonuna geldik. johnny hyung'a sarılalım çocuklar."
7 çocuk john'un bedenini sıkı sıkı sardı.
"doğru yere çıkacağından eminsiniz değil mi?"
hyuck kafasını olumlu anlamda salladı.
yine o gergin 'ilk kim atlayacak?' ortamı oluşmuştu.jeno bir adım öne çıktı
"ben başlattım ben bitirmeliyim."
kuyunun kenarına oturdu, ayaklarını sarkıttı ve johnny'e son kez gülümseyip teşekkür etti ve bedenini karanlık boşluğa bıraktı.
uzun süre süzüldüğü boşluk sadece birkaç günde bu farklı dünyada ne kadar çok şey yaşadığını ve bundan sonra muhtemelen ne kadar çok şey yaşayacağını düşündürdü jeno'ya.
boşluğun yarısında kapattığı gözlerini yine başladıkları yerde açmıştı, geniş ve boş bir arazi ve yine o kuyu.
ağrıyan sırtını tutarak zorla gözlerini açtı jeno, hızla etrafında gözleri kapalı çocukları kontrol etti. Olması gerektiği gibi 7 kişi başarılı şekilde geçiş yapmıştı.
kalkıp herkesi tek tek uyandırdı jeno.
"kaç yıl oldu şu lanet şeytan buralarda en ufak bir değişiklik bile yapmamış.."
herkes mark'ı onaylayan sesler çıkarttı.
çocuklar sessizce şato'ya kadar yürüdüler, şato'nun kapısına geldiklerinde yüzlerine bir anda çarpan tedirginlik hissi hepsinin hızlı nefes alış seslerini birbirine karıştırmıştı.
herkesin aksine hyuck kızgın demir cezasından çok şeytanın mark'ı kabul etmeme olasılığı için korkuyordu.
jaemin derin bir nefes alıp kapıyı ittirdi ve geldiklerini belli edermiş gibi birkaç ses çıkarttı.
içerden herhangi bir ses gelmeyince şeytan'ın hesapladıkları gibi henüz eve gelmediğini farkettiler.
"gidip yerleşin, bu yaşadıklarımız yaşanmamış izlenimi verecek kadar iyi yerleşin ve kendinizi toparlayın. 2 saat sonra şeytan gelir."
herkes jaemin'in kol saatine ve jaemin'e güvendiği için hızla odalarına çıktı.
jaemin bu sırada hızla şeytanın yemeğini hazırlamaya başladı, mark aptala dönmüş bir şekilde şato'da kaybolmamak için uğraşıyordu.
"Mark hyung gel buraya"
mark, jaemin'in sesini takip ederek mutfağa ulaştı ve yemek masasının bir sandalyesine oturdu.
"hyuck'la odanıza neden gitmedin? aptal gibi oradan oraya dolanıyorsun."
jaemin büyük tencereyi iyice karıştırdı.
"bana şato'yu gezmemi söyledi, eşyalarımı kendisi yerleştirecekmiş"
jaemin kafa salladı, mark burada biraz bile olsa yabancı hissediyordu. O buradan kovulduğu zaman herkes küçücüktü, kendisi bile... şimdi baktığında 6 gençle beraber böyle bir yerde yaşamak zevkli gözüküyordu ama öyle olmadığını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turn Back Time//Dream
Aléatoireşeytan, rastgele insanlar arasından bebekken seçtiği 7 kahyasını belli kurallar koyarak yetiştirir. en önemli kural "aşık olmak yasak".. 6 kahya 2000'li yıllardan 90'lara dönüp kuralı çiğneyen abilerini bulur ama bu işleri daha çok karıştırır.