3. BÖLÜM - KAĞIT

27 5 0
                                    



🎵Evdeki Saat- Çürüdüm





Oy verip yorumlarınızı belirtirseniz çok sevinirim. Keyifli okumalar!








————————




Geri geri adım atarken sırtıma aldığım darbeyle öne doğru yalpalamam ve yere kapaklanmam bir oldu. Ellerimin ve dizlerimin üzerinde dururken pantolonum dizleri çoktan çamura batmış ve düşmenin etkisiyle üzerime kadar sıçramıştı. İlerleyip gözlerimin önünde duran siyah botlara bakarken botların hareket edip hızla yüzüme ilerleyişini fark edip kendimi geri çekmemle gözlerimde şimşekler çaktıran darbeyi çeneme aldım ve arkamdaki yağmur ve çamur birikintisine sırtüstü serildim. Dişlerimden birinin kırıldığından emindim ve sanırım dilimin bir kısmını da darbenin etkisiyle ısırmıştım. Üstüme eğilip yakalarımdan beni yakaladı ve sertçe kaldırıp ayaklarımın üstünde durmamı sağladı.

"Bu daha hiçbir şey."








GÜNÜMÜZ






Başıma saplanan ağrıyla gözlerimi açtığımda migrenime lanetler yağdırarak doğruldum. Biri kafamı bir kazanın içine atıp deli gibi sallamış gibi ağrıyor ve zonkluyordu. Telefonumu kontrol edip kalkıp lavaboya yöneldim. Ayna karşısında kendime bakarken gece görüp hala etkisinde olduğum ama bir türlü hatırlayamadığım rüyayı biraz da olsa anımsayabilmek için kendimi zorlamaya çalıştım. Göz altı torbalarıma bakarken dağılan saçlarımı at kuyruğu yapıp dün yaşadığım saçmalıkları düşünüyordum.

Büşra'nın hala gelip bir özür dilememesi ya da belki de özür dileyecek yüzü olmaması beni ona karşı soğutuyor ve sinirlerimi bozuyordu. Çetin'den bahsetmiyordum bile, birine karşı sinirlenmesi onun bir sorun olup olmadığını soran birine bu tavırla yaklaşmasını haklı kılmıyordu.

Dişlerimi fırçalayıp ve yüzümü yıkayıp banyodan çıktığımda duyduğum çığlıkla beraber ben de çığlık attım. Deli gibi atan kalbimi tutarken Büşra "Yahu sen nereden çıktın?" diye söyleniyor ve damağına baş parmağını yerleştirmiş yukarıya doğru çekiştiriyordu.

Bir bakış atıp "Banyodan." Dedim ve odama yöneldim.

"Hey!" Bileğimi kavrayan eline bir bakış atıp gözlerimi yavaşça yüzüne çıkardım. Kaşlarını çatmıştı ve gözlerimiz birleştiğinde gözlerini kaçırıp ellerini bileğimden çekti.

"Özür dilerim." Özür dilemenin getirdiği rahatlıkla bir nefes verip gözlerimin içine gözlerini bir kere bile kaçırmadan baktı. Özür dilediği için kendini çok rahat hissettiği belliydi.

"Ne için?" Rahatlaması hiç hoşuma gitmemişti, biraz daha rahatsız olmasını ve suçluluk duymasını istiyordum. Sonra bir anda durdum. Az önce düşündüğüm şeyi hiç düşünmemiş gibi yapmak istiyordum ama bunu geri alamazdım. İçimde eskiye dair bir dürtü, acımasızlık ve duygusuzluk kıpırtısı beni şu anda olduğumu düşündüğüm insana karşı utandırmıştı. Onu içimden fırlatıp atmak istiyordum. Dört senedir hakkında bir kez bile kötü düşünüp davranmadığım insana karşı olan hislerimin önünde beni küçük düşürmüştü.

Sorumla afallayan Büşra kekeleyerek "Ş-ş-şey dün için." Derken gerginlikle yeni uyandığı için olduğundan daha kabarık duran kıvırcık sarı saçlarını geriye attı.

Hala az önceki düşüncemin etkisiyle kaşlarımı çatmış olduğumu fark etmemle bakışlarımı düzelttim ve "Tamam, sorun değil." Deyip hızla odama yöneldim. İçimde bu durum hoşuna giden bir parça vardı ve ben o parçayı def edip dışarıya atamıyorum. İnsan geçmişini silemiyordu.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin