Yolları ayrıldıktan sonra Jungkook işe Jimin ise evine gitti.
"Dün neden eve gelmedin?"
Annesi yüzüne bile bakmadan büyük bir rahatlıkla telefonuna odaklanmıştı.
"Bakış ve tavırlarınıza dayanamıyorum."
"Normal değil mi? Kolay ayrılmamız için iyi bir yöntem."
"Siz sadece daha üzgün gitmem için elinizden geleni ardınıza koymuyorsunuz olan bu."
Jimin odasına gitti ağlayarak. Yatağına uzandı. Uzun bir süre gözlerini kapatıp büyük bir boşluk hayal etti.
"Umarım acısız olur. Bir kişi bile olsa bir damla yaş döksün Tanrım lütfen."
Elleri titrerken üzerini örtmeye çalıştı. Yaşları firar ederken sadece bir kişi istedi gitmeden önce. Gittikten sonra Lavinia'larına iyi bakacak biri.
Yarım saat boyunca gözleri kapalı bir şekilde ellerinin durmasını bekledi. Vücudu bile ona saygı duymuyordu.
Biraz daha hafifleyince telefonunu aldı eline. Salı, cuma ve cumartesi günleri için randevu aldı. Bir ay için. Aksatmadan gidecekti.
Telefonunu cam kenarındaki Lavinia'ların yanına bırakırken düşündü. Bir dahaki sefere dünün hatrı ve minneti için bir Lavinia hediye edecekti doktoruna.
__________
Jungkook o günkü hastalarını bitirdikten sonra hastaneden çıkıp markete girdi.
"Efendim acaba lolipoplarınız nerede?"
"Size yardımcı olayım beyfendi."
Jungkook tüm aromalardan çokça alıp iki poşet lolipopla evine gitti.
Yarın sadece çocuk hastaları vardı. Dolabında da her aromadan kalmamıştı. Hepsine yarın çokça verecekti.
Onların mutluluğu her zaman Jungkook'a da işlerdi. Bu yüzden Jungkook yarının vereceği mutlulukla beraber ister istemez heyecanlandı.
Kahvesini içip biraz kitap okudu. Kitap konusu polisiyeydi. Bu tür kitaplar favorisi olmasına rağmen şiir kitaplarını daha bi çok severdi.
Pijamalarını giyerek yatak odasına yöneldi. Işıkları açınca biraz yatağına baktı. Evi toparlamadan çıkmıştı ve sabahki haliyle duruyordu.
Telefonunu şarja takıp yatağına uzandı yavaşça. Onun yattığı tarafa geçmedi. Elini bile atmadı. Yastığın altına elini atınca ondan kalan bir şey buldu.
Telefonunun flaşını açıp bakınca bunun bir bileklik olduğunu fark etti.Mavi ve parlak minik boncuklar ve aralarda gümüş rengi minik kalpler vardı. Birde halkalarında asılan yıldızlardan biraz daha büyük bir hilal.
Bunun çok şirin olduğunu düşündü. Onun pembe kazağı gibi.
"Sabah oluncaya kadar takayım sonra hastaneye götürür sahibine veririm."
Bilekliği taktıktan sonra yine onun yattığı tarafa geçmeden uykusuna daldı.
07:40
Bugün biraz daha erken kalkıp hazırlandı. Kahvaltısını bitirdikten sonra çantasını ve anahtarlarını alıp evden çıktı. Ayakkabılarını giydikten sonra telefondan Bay Kim'i aradı.
O ararken Bay Kim'in merdivenlerden indiğini gördü.Telefonunu kapatıp selam verdi.
"Günaydın Namjoon hyung."
"Sanada günaydın."
"Uykunuzu iyi alamadınız mı?Yorgun gözüküyorsunuz."
"Bir hastam var da onu düşünüyorum. Durumu iyi değil."
"Üzülmeyin eminim sizde o da üstesinden gelecektir."
"Baya ilerlemiş Jungkook. Kesin tanı konuldu. Yapabileceğim pek bir şey kalmadı."
"Benimde diyebileceğim pek bir şey yok o zaman. Umarım güçlü olur. Ona korkmamasını söyleyin. Ruhsal olarakta iyi değildir şu zamanlar."
"Haklısın. Hergün söylüyorum."
Yürümeye devam edip konuyu değiştirdiler. Hastaneye giriş yaptıktan sonra birbirlerine el sallayıp odalarına gittiler.
Jungkook perdelerini çekip camlarını açtıktan sonra odasını havalandırdı. Güneşin sabah saatlerindeki ilk ışıkları odasını süslerken Jungkook çocuk hastalarının arasına eklenen Jimin'i fark etti.
"Sadece çocuklar olacak zannediyordum."
Umursamayıp ona vereceği lolipopları ayırmaya gitti. Bir çilekli, bir yabanmersinli ve bir de elmalı.
Bunlar kendisinin favori aromalarıydı.
Sırasıyla çocuk hastalarını geçirip molalar veren Jungkook şimdi Misa'yı son kez görüyordu. Artık tamamem iyileşmiş ve ilaçlarını bitirmişti.
"Hoşgeldin minik prensesim."
"Hoşbuldum."
"Bugün aylardır sorduğum soruları son kez duymaya hazır mısın?"
Bu sözü iyileşip giden tüm hastalarına söylerdi.
"Hazırım!"
"Pekala miniğim, öncelikle ilaçlarını düzenli bir şekilde bitirdiğin için teşekkürler."
"Rica ederim. Ne söylediyseniz yaptım."
"Umarım hastalığını yendiğin gibi hayatındaki diğer zorluklarında üstesinden gelip başarıya ulaşırsın."
"Söylediğiniz tüm sözler aklımda genç bir kız olduğumda da bu günleri hatırlayıp başarılı olacağım."
"Bugün seni için beş lolipopum var. Gidişine özel veriyorum. Umarım bir daha hayatın boyunca hastanelere gitmezsin. Hep sağlıklı kal."
Gözleri dolan Misa oturduğu koltuktan kalkıp Doktorunun yanına gitti. Kollarını açıp ona sarılınca "Sizi ziyarete geleceğim. Benden beş lolipop ve biten hastalığımla kurtulamazsınız."
Birbirlerine dolu gözlerle baktılar bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia 'Jikook
Fanfiction|Tamamlandı| Yaslanmış duvara baştan aşağı siyah. Elleri yüzünde,başı biraz eğik. Yanına gidip şemsiyeyi üzerine tuttum. Islak saçlarından ellerine damlayan sular akıp giderken elini tuttum. "Neyiniz var böyle?" Zorla gülümseyip "gidelim" dedi. "Ner...