pov changbin ::
"Durumu iyi, şimdilik sadece uyanmasını bekleyeceğiz. Bir iki güne uyanır diye düşünüyoruz." Doktor konuşmasının ardından bize selam verip odadan ayrılmıştı.
Felix normal bir odaya alınmış, melek gibi uyuyordu. Olivia başında dikilmiş öylece bekliyordu. Onun için çok endişelenmiş olmalıydı.
"Hepsi benim hatam, benim yüzümden abin bu halde." Olivia'ya itifaten konuştuğumda derin bir nefesini bıraktı, küçük hastane odasına.
"Abim, beni bırakıp gitsede.. yaşadıklarından ders çıkarmış gibi. Sevdiklerini koruyacağına söz vermişti. Beni, annemi koruyamamış olabilir fakat seni korumayı başarmış."
Acı dolu bir kıkırtı bıraktı. "Sana kızgın değilim, onu çok sevdiğini belli edebiliyorsun. Benim aksime.."
Gözlerimi üzerine diktim. "O gün duyduklarını daha önce duymuş muydun?" Şaşkınca bana baktı. Onu gördüğümü bilmiyordu tabii..
Cevap vermedi bir süre. Daha sonra ayağı kalktı. "Ben.. biraz hava alacağım." Sadece kafa salladığımda odayı terketmişti.
Bende yavaşça boşalan yere geçtim. Parmaklarımı miniğimin çillerinde gezdirdim bir süre.. Biraz solgun gözüküyordu.
Solgun yüzü çillerini açığa çıkartmış gibiydi, çillerini ne kadar sevsemde yüzünün öylece solgun olmasını sevmiyordum.
Fakat yüzünün aksine dudakları kan toplamıştı sanki. Kırmızı dudakların nasıl bu kadar canlı kaldığı aklımda bir soru olarak kalırken öpme isteğimi de arttırmıştı.
Parmaklarımı dolgun dudaklardan çektim ve küçük ellerine götürdüm. Minik elini ellerim arasına aldım.
"Felix? Uzun zaman sonra kabus değil de rüya gördüm, biliyor musun?" Beni duyamayacağını bilsemde anlatmak istiyordum. Belki yüz yüze anlatamazdım.
Belki beni duyardı diye düşünüyordum.
"Aslında ilk başta kötü başlamıştı.. daha sonra sen geldin, her şeyin geçtiğini.. kötü şeyler düşünmemem gerektiğini söyledin."Gülümseyerek devam ettim. "Çiçekler arasında uzanıyorduk. Her zaman ki gibi hoş kokuyordun."
Ellerini okşayarak bıraktım ve saçlarına götürdüm. "Şimdi birazcık hastane kokuyorsun ama sorun değil."
Alnındaki saçları açıp alnına ufak bir öpücük kondurdum ve ayağı kalktım.
Çalan telefonumu elime aldım."Jeongin'i ne yapalım?" Minho'nun sorusuna cevap verdim. "Salın. Babamın yanına gittiğinden emin olun. Gerçi kaçamazda. Ben geliyorum birazdan."
Telefonu kapadım. Jeongin'in suçu yoktu. Babam ona bu görevi bilerek vermişti. Yakınımız olduğundan haberi vardı, bunu bizim aleyhimize kullanmak istemişti.
Jeongin bunu yapmasaydı babam onu kendi elleri ile öldürürdü. Bunu bildiğim için bir şey demiyordum.
Artık sonuna gelmiştik. Her şeyin yoluna girmesini sağlayacaktım. Felix'in güvenliğinden emin olacaktım.
Her şeyin bitmesi için babamı tek başıma öldürecektim. Ne olursa olsun öldüğünden, cehenneme gittiğinden emin olacaktım.
Son iki bölüm 🤧🤧
Bu bölümler çokta uzun olmayacak haberdar edeyim,,
Neyse neyse oy atmayı unutmayın💖🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐞𝐫𝐢𝐚𝐥 𝐤𝐢𝐥𝐥𝐞𝐫' 𝐜𝐡𝐚𝐧𝐠𝐥𝐢𝐱
Teen Fictionfelix küçük kardeşini okutmak ve babasının kumar borçlarını ödemek için neredeyse bütün gün boyunca çalışmak zorundadır, bir katil tarafından kaçırılana kadar.