pov felix ::
Uzun koridorda nereye gideceğimi bilmediğim her tarafımdan belli olur şekilde yürüyordum.
Bay Seo elimdeki evrakları Chan'a götürüp götüremeyeceğimi sormuş, bende kabul etmiştim. Boş boş durmak bir işe yaramayacaktı.
Bana onu her yerde bulabileceğimi söylediği için öylece yürüyordum. Çok geçmeden biri beni durdurmui ve konuşmuştu. "Ne arıyorsun? Burada yeni gibisin."
Beni moruğun kaçırdığı çocuk diye tanımlamadığı için sevinerek konuşmaya başladım. "Bay Seo bu evrakları Chan'a vermemi söyledi."
Çocuk kafasını sallamıştı.
"Chan hyung her zaman farklı bir yerlerde olur ama şuan odasında olmalı, ben Hyunjin." Elini bana uzattığında hemen karşılık vermiştim."Bende Felix." Gülümseyip önüme döndüm. Bir süre sonra durmuş ve kapıyı çalmıştı. "Burası, girebilirsin." Kafamı salladığımda el sallayarak yanımdan ayrılmıştı.
İçeri girdiğimde Chan denilen adam oldukça meşgul gözüküyordu. Ki zaten Bay Seo'nun yanında görüyordum onu, yüzünü unutmama imkan yoktu.
Boğazımı temizleyerek onun dikkatini çekmiş ve eğilip selam vermiştim.
"Bay Seo size bu evrakları vermemi söyledi." Evrakları masaya bırakıp geri çekildiğimde konuşmaya başlamıştı."Changbin nasıl?" Gelen soru üzerine bir süre düşündüm.
"Bundan emin değilim." Kafasını sallamış ve konuşmuştu. "O zaman emin ol."
Cevap vermeden dinlemeye devam ettim.
"Onun psikoloğu değil misin? Changbin'in uyku sorunları var ve bu aralar daha da artmış gibi.. seninle çalışmaya başladığından beri doğru düzgün odaklanamıyor.""Sana boşuna para vermiyor görevini yap." Güzel bir azarlanma sonrası kafamı salladım ve eğilip Chan'ın odasından çıktım.
Geldiğim yönden geri giderken ne yapacağımı düşünüyordum. Onun kötü ve yorgun olduğunu bende farketmiştim ama bunu açıklamamak için direniyor gibiydi.
Kapıyı tıktıklatıp içeri girdiğimde Bay Seo'nun oldukça yorgun olduğunu bir kere daha gözlemledim.
"Bay Seo, çalışmaya ara vermek ister misiniz?" Kafasını kağıtlardan kaldırıp bana bakmıştı.
Madem psikoloğuydum, ona göre bir şeyler yapmalıydım. Ona doğru yaklaşıp devam ettim. "Biraz koltuğa gelir misiniz? Yorgun gözüküyorsunuz."
İlk kararsız gözüksede sert bakışlarını koruyarak benimle beraber kenardaki ,oldukça konforlu, koltuğa oturduğumuzda ellerini ellerim arasına aldım.
Sıcak ellerim arasındaki elleri, oldukça soğuktu. Onları ısıtacaktım.
"Bay Seo, cidden yorgun gözüküyorsunuz ve uyumakta sorun yaşadığınızı düşünüyorum.. Bunun nedenini bana söylemek ister misiniz?"Biraz şaşırmış gözüküyordu. Daha çok ellerimize odaklanması beni biraz kızartmıştı. Tamam bu sert yapıdan etkileniyor olabilirdim ama şuan bunun sırası değildi.
Kızarmamaya çalışarak(?) devam ettim.
"Size yardımcı olmak istiyorum."Gözlerini gözlerime kitlediğinde yine, yine olmuştu. O koyu gözler beni kendine kitlemeyi yine başarmıştı.
"Uzun süredir kabuslar görüyorum."Anladığımı belirten mırıltılar çıkarıp devam ettim. "Ne gibi kabuslar..?"
Derin bir nefes bırakıp devam etti.
"Öldürdüğüm insanları çığlıklarını duyuyorum."Kaşlarımı kaldırıp başımı eğmiştim. Bu.. oldukça garipti. Ne diyebilirdim ki? Ben bir psikolog değildim, kabus görmemesi için yanımda duracağımı söylesem.. işe yarar mıydı?
"Oldukça korkunç değil mi?" Dediği şeye hayır diyemezdim. "Evet fakat.. bunu durdurabiliriz belki? Yani isterseniz biraz uyuyun. Sizin yanınızda duracağım."
Kafasını salladı. "İşlerim var." Anladığımı belirten mırıltılar çıkarmış ve ellerini bırakmıştım. O da yavaşça elini çekip ayağı kalkmış ve yerine ilerlemişti.
Psikolog olarak iyi değildim ama insanın derdi varsa neler yapabileceğine dair fikirlerim vardı. "Bay Seo." Ona seslenmem ile durmuş ve devamını getirmemi beklemişti.
"Bu akşam beraber, içmek ister misiniz?"
hmhm~ diğer bölüm minik bir smutumuz var :3
yazım yanlışlarına bakmadım, var ise kusura bakmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐞𝐫𝐢𝐚𝐥 𝐤𝐢𝐥𝐥𝐞𝐫' 𝐜𝐡𝐚𝐧𝐠𝐥𝐢𝐱
Teen Fictionfelix küçük kardeşini okutmak ve babasının kumar borçlarını ödemek için neredeyse bütün gün boyunca çalışmak zorundadır, bir katil tarafından kaçırılana kadar.