pov changbin ::
Önümde bir şeyler anlatan Chan ve Minho'yu dinliyormuş gibi yapıp Felix'i düşünüyordum.
Benim yanımda yapacağı pek bir şey olmadığından Jisung'dan onunla ilgilenmesini ve ondan yardım istemesini istemiştim.
Şimdiden onu çok özlediğimi söyleyebilirdim. Doğru düzgün konuşmamızdan üç gece geçmişti.
Ona açıldığım günün ertesi günü olduğu gibi bugünde ona verdiğim atkı ile gelmesi beni küçük bir çocuk gibi heyecanlandırıyordu.
Atkıyı bana geri vermek istese de bunu reddetmiştim fakat pişmandım. Kokusunun sindiği atkıyı bütün gün koklayabilirdim.
"Sen ne dersin?" Bir şeyler konuşan ikiliye dalgın bir şekilde baktığımda kafama güzel bir tokat yemem bir olmuştu.
"İyice ergen aşk kuşu oldun, gerizekalı."
Minho'nun böbürlenmesine göz devirip konuştum. "Ne diyorsanız çabuk diyin, işim var.""Şerefsiz iki saattir anlatıyoruz ya!" Felix'in daha öncelikli olması benim suçum değil. "Tamam nasıl isterseniz öyle yapın."
Chan ayağı kalkıp kafama bir kere daha vurdu. "Sana soranda kabahat, Felix'i çağırayım mı? Kendine gelirsin."
Bir an mayışmış şekilde 'Eveet~' diyecektim ama sonradan bun farkedip boğazımı temizledim ve konuştum.
"Gerek yok onun işi var." Chan değişik ağız hareketleri ile kapıdan ayrılırken Minho'da bana el hareketi çekmiş ve ergen diye böbürlenmişti.
Sonunda odada tek kaldığımda geriye yaslandım ve gülümsedim. Felix ile..
gülümsemem yavaşça söndü.Felix'in bana güvenmesini başaramazsam ne olacaktı.. Kirli işlerimi yapmaya devam edersem benimle birlikte olmayı reddedeceği gün yüzü gibi ortadaydı.
İlk olarak o engelleri ortadan kaldırmalıydım.
Kaşlarımı sinirle çattım. İşin zaten zor kısmı buydu ki! İlk defa aşık olmuştum.. o beni güldürüyordu, içimi ısıtıyordu. Onu kaybetmeyi göze alamazdım.
Kapının tıktıklatılmasına ses çıkarmadım ve başımı masaya gömdüm. Delirecektim. Hayatımda birkere de olsun mutlu olmak istiyordum.
"Bay Seo?" Felix çoktan içeri girmiş ve bana sesleniyordu. Başımı kaldırmadım. Beni böyle görmesini istemiyordum.
"Jisung ile öğle yemeği yemiştik, sizin yemediğinizi öğrenince size bir şeyler getirdim." Melek gibi olduğunu söylemiş miydim? Büyük kanatlarını kör olan bir insan bile görebilirdi.
"Bay Seo? İyi misiniz?" Sesinden oldukça yakınımda olduğunu anlayabiliyordum.
Omzumu tuttuğunda yavaşça kafamı kaldırdım.Gözleri anında değişmiş ve ağzı yarım kalmıştı. "Bay Seo, sorun nedir?" Sakince konuşmaya çalıştığının farkındaydım.
Sonuçta ilk defa ağladığımı görüyordu.
Ses çıkarmadım, göz yaşlarımı akıtmaya devam ettim.O da bir süre sessiz kalmıştı. Yaklaşık beş dakika içinde nasıl bu hale gelmiştim ben? Bipolar gibi hissediyordum kendimi.
Mutlu olduğumu sanıyordum, önümde engeller varken çabucak mutlu olmamam gerektiğini anlamalıydım.
O küçük narin elleri yanağımda hissettiğimde içimdeki burukluğu nasıl anlatacağımı bilmiyordum.
O narin pamuk elleri göz yaşlarımı silerken küçük dudakları aralandı.
"Aslında buraya sizinle bir şey konuşmaya gelmiştim.."Her sildiğinde yeni damlalar eklenen yanaklarımdaki elleri yerini korumaya devam etti fakat bu sefer küçük dudakları, benim dudaklarım için aralanmıştı.
Dudaklarımızı birleştirdiğinde hiç düşünmeden karşılık verdim. Oldukça narin ve kısa bir öpücükten sonra dudaklarımız yavaşça ayrıldı.
Yanaklarımdaki ellerini çekmiş ve benden biraz uzaklaşmıştı. Çok değil, biraz. Nefeslerimiz birbirine çarpmayacak kadar.
"Ben iyice düşündüm. Ne yaptığınız ve neler yapacağınız umrumda değil. Siz iyi bir insansınız Bay Seo, ben sizin yanınızda ilk defa sevildiğimi hissettim.."
Gülümseyerek devam etti.
"Sizden hoşlanıyorum ve sizin için fedakarlıklar yapabileceğimi biliyorum. Birlikte bazı şeyleri düzeltelim.""Sevgilim olmak ister misiniz, Bay Seo?"
Aptal, çok tatlısın.Ben ne yazdim?!? Öhö neyse.
Çabuk birleşeceklerini söylemiştim~Yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın. 💝
Oylar iyice azaldi 😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐞𝐫𝐢𝐚𝐥 𝐤𝐢𝐥𝐥𝐞𝐫' 𝐜𝐡𝐚𝐧𝐠𝐥𝐢𝐱
Teen Fictionfelix küçük kardeşini okutmak ve babasının kumar borçlarını ödemek için neredeyse bütün gün boyunca çalışmak zorundadır, bir katil tarafından kaçırılana kadar.