2. Bölüm: Kurtuluş

1.8K 136 92
                                    

Rüzgarın uğultusu kulaklarıma dolmaya başladığında, kendime daha sıkı sarıldım. Şiddetli bir fırtına kopuyordu dışarıda. Sanki yaşanılanları hissetmiş ve  benim içimdekileri dışa vuruyordu hava. Yatağımda yatmış uyumaya çalışıyordum. Boğazımda hisettiğim, ağlayamamamdan kaynaklanan bir acı vardı.  Yutkunamıyordum.  Gözyaşlarım ısrarla gözlerimi zorlayınca yanaklarıma hücum etmelerine izin verdim. Yanağımdan başlıyor, boynuma doğru gidiyordu herbir gözyaşım. Son anda elimle ağzımı kapatmama rağmen ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamamıştım.

Benim yüzümden uyanan küçüğümüz Berke'ye özür dolu bakışlarımı göndermiştim. Karanlıkta bana karşı bakışları fazlasıyla endişeliydi. Seslerimi mi duymuştu yoksa? Yavaşca yerinden kalktıktan sonra yanıma gelip bana sarıldı. Yaşadığım hayata bir kez daha lanet ettim. Hiçbirimiz bunu haketmiyorduk.

"Ne oldu Rüya?" küçücük elleriyle gözyaşlarımı silerken, gözleri benden cevap beklercesine gözlerim kilitlenmişti. Utanıyordum. Herkesi kurtarabilirdim ama başaramıyordum.

"Sen uyu canım hadi bir şeyim yok benim." ellerimle ellerini tuttuktan sonra ona güç vermek istercesine ellerini sıktım. Gözlerinden inanmadığı açıkça belli oluyordu. Belki çoktan duymuş, beni kontrol etmek istemişti...

"Ama ağlıyorsun..." dedikten sonra hala akan göz yaşlarımı silmek için, elini elimden kurtardı ve parmaklarıyla akan gözyaşımın düşmesine izin vermedi.

"Bir şey mi yaptı yoksa yine?" Başımı hafifçe öne eğdim. Buradaki herkesin bana yapılanlardan haberi oluyordu.  Biliyordum işte.... Duymuşlardı...

"İntikamını alacağım." dediğinde itiraz etmek için ağzımı açmıştım ama, konuşmama izin vermeden yanımdan kalkıp yatağına geri döndü.

Kendimi iğrenç hissediyordum. Murat'ı tanıdığım andan itibaren bir sürü işkence görmüştüm ama bu... çok fazlaydı benim için. Göz kapaklarım kapanmak için bana yalvarıyorlardı. Ama ben uyumaya çalıştığım andan itibaren her gözümü kapatmam, bana acı veriyordu. Çünkü gözümü kapatmamla birlikte yaşadıklarım bir film şeridi gibi geliyor, bana tekrar tekrar aynı şeyleri yaşatıyorlardı.

Çok uykum vardı. Yana dönmek için hareket etmem, acıyla inlememe sebep oldu. Yastığa başımı gömüm içimden gelen çığlığın dışarı çıkmasına izin verdim. Yumruklarımı iki yanıma vurduğum an, enerjimin tükendiği andı. Uyumak için gözlerimi kapatıyordum...

Ama kasıklarımdaki ağrı her seferinde yerini belli ediyor, buna izin vermiyordu.

Ondan nefret ediyordum. Bana dokunmasından, canımı acıtmasından nefret ediyordum. Hiç bir şey yapamamaktan nefret ediyordum. Onu öldürmek istiyordum.  Çıplak ellerimle canını acıta acıta öldürmek istiyordum.

Ailemden nefret ediyordum. Varlığımdan haberi olmayan ailemden... Ben daha küçükken beni Murat'a satan ailemden... Benim onlara ne zararım vardı... Bu yaşıma kadar her gece bu soruyu kendime sorup durmuş, cevap alamamıştım.

Sırf para için miydi beni satmalarında ki sebep? Eğer öyleyse para için, insan canından kanından olan birini nasıl satabilirdi ki? Hangi insanın vicdanı buna izin verirdi? Benimki de soru işte.

Benim ailemin vicdanı, beni para için satmaya izin vermişti. 

***

Sabahın ilk ışıkları depoya düşmeye başladığında,  gözlerimin acı dolu yanması kollarımı gözlerime siper etmeme sebebiyet verdi.  Uykusuzluktan dolayı gözlerim acıyordu ve güneş ışınları gözlerimin sulanmasına sebep oluyordu. Murat'ın bağrışlarını duymamla herkes yavaş yavaş kalkmaya başlarken, ben yerimden kıpırdayamamıştım.

Karanlığın DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin