***
Ellerim karnıma baskı uygularken başımı kaldırıp katilime baktım. Göz kapaklarım ağırlaşmaya başlıyordu ve ben yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum.
Belkide bu benim kurtuluşum olacaktı. Murattan ve bu hayattan bir kurtuluş...
-
Nefes alışverişlerim kesilmeye başladığında, kalbimin ritmide düzensizleşiyordu. Ölüme adım kala yaşadıklarım gözlerimin önünden film şeridi gibi akmaya başlamıştı.
Son kez derin bir nefes aldığımda karnımdaki bıçağın sahibi maskesini çıkarıp tam önüme, dizlerinin üzerine çöktü. Göz kapaklarım ölümle selamlaşırken son görebildiğim bir çift mavi göz olmuştu.
-
Y/A
Genç kız ambulansa yerleştirilirken katili endişe içindeydi. Neden endişelenmişti bu çocuk için bilmiyordu ama bir yanı kızı bırakmamasını söylüyordu. Ambulansın arkasına bindiğinde kanlar içindeki küçük bedene baktı. Yüzündeki gülümseme hala silinmemişti. Neydi onu bu denli mutlu eden?
Ölüm mü?
Gözleri akan kana gittiğinde yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Ömrü boyunca bu küçük kızın gülümsemesini unutamayacakmış gibi geliyordu. İlk defa yakıştırmıştı gülmeyi birisine.
Kirli elleri küçük kızın boşta kalan narin ellerini tuttu. Ellerinin arasında kalan minik ellere baktı. Birde bu kızın kanı mı eklenmişti avuç içlerine?
Sedye ambulanstan inerken ölmek üzere olan, yeni kurbanının arkasından bakakaldı. Neden binmişti bu ambulansa bilmiyordu. Şimdiye kadar öldürmeye çalıştığı hangi insan için ambulans çağırmıştı? Buda yetmezmiş gibi onunla birlikte hastaneye kadar gelmişti.
Hastanelerden nefret ederken bu kız için hastaneye giriyordu şimdi. Ayakları ondan izinsiz hareket ediyor gibiydi. Yoğunbakım ünitesinin önünde beklerken hissettiği bu duyguya anlam veremiyordu.
Gözlerinin önünden gitmiyordu o son gülüşü. Bir kez daha görmek istiyordu onu. Gülüşünü bir kez daha görmek istiyordu. Hayat bulmuştu sanki o son gülüşte.
Ölemezdi.
Ölmemeliydi...
-
Rahatsız edici bir koku burnuma dolarken, karnımdaki ağrı yüzümü buruşturmama sebep oldu. Göz kapaklarım hafifçe aralandığında görüntü önce bulanık olsada, sonrasında netleşmişti.
Bulunduğum yeri incelemeye başladığımda burasının bir hastane odası olduğunu farkettim. Gözlerim odadaki koltukta uyuyan adama takılı kalmıştı.
Bu adamda kimdi?
Ve ben neden buradaydım?
Yatakta yavaşça yana dönerken hissettiğim acı hareket etmeme engel oluyordu. Acıya vücudum her ne kadar dayanıklı olsada bu çok, çok fazlaydı.
Koltukta yatan, şimdiye kadar ilk defa gördüğüm bu yabancıyı incelemeye başladım. Yüzünün sert hatları beni korkutsada sanki onu tanıyor gibiydim.
Uyuyordu... Ve uyurken bile kaşlarını çatmış, yaklaşırsan canın yanar diyordu sıktığı yumrukları.
Bu adamda beni çeken bir şey vardı. Tehlikeliyim diye avaz avaz bağırıyordu ama bir yandanda seni karanlığına davet ediyor gibiydi...
Yerinde huzursuzca kıpırdanınca gözlerimi hemen kapattım. Onu izlediğimi bilmemeliydi.
Uyanıp uyanmadığını bilmiyordum fakat aklıma Murat gelince kaşlarım istem dışı çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Dansı
Mystery / Thriller"Biz seninle ölümün kıyısında tanıştık." dedim mavi gözlü katilime bakarak. "İşime karışmasaydın..." hafifce beni kendi etrafımda dönderdi. Sol kolunu belime yerleştirdikten sonra geriye doğru eğildim. Bir kar tanesi gökyüzünden dudaklarıma konduğu...