Merhaba arkadaşlar. Yorumlarınız için teşekkürler hepsini okuyorum ve hepiniz benim için çok değerlisiniz bunu bilmenizi isterim. Yorumlarınız bana ilham kaynağı oluyorlar^^
Multimedia^-^
Aşkın midede kelebekler uçuşması ile oluştuğunu duymuştum. Neden benim içimde öküzler tepiniyormuş gibi hissediyordum? Mideme kramplar girmesini umursamadan yavaşça yatağa uzandım ve Murat'ın yanıma yatmasına izin verdim.
-------------------
Yağmur, deponun çatısını delip geçmek istercesine tok sesler bırakırken, yatağımın içinde kıvrılmış huzur veren bu sesi dinliyordum. Aşk neydi, neyin nesiydi bilmiyordum. İnsan kendine işkenceler eden birini sevebilir miydi? Kin beslemesi nefret beslemesi gerekmez miydi?
Elim dudaklarıma gittiğinde, ilk öpücüğümü ona vermenin pişmanlığını yaşamaya başlamıştım. Benimki aşk değildi... Hayranlıktı, acizlikti... Aşk değildi biliyordum, ama ne olduğunu bir türlü aklımda nitelendiremiyordum...
Beni karanlığa sürükleyen bir adamdı karşımdaki... Beni ailemden eden, çocukluğumu elimden alan... Onu sevebilmem demek bir ihanetti benim için. Kendime, çevremdekilere, aldığım nefese... Bana ölümü düşündüren bir adamı sevebilecek miydim? Griye bulanmış hayatımı biraz daha siyaha mı boyayacaktım?
Onu öptükten sonra geçen birkaç saati düşündüm. Beraber sarılıp yatışımızı, çıplak teninin sıcaklığını... Nefes kesiciydi. Uyurken dağılmış saçlarıyla karşımda duruyordu. Tüm masumiyetiyle, belki de ilk defa bütün kalkanlarını indirmiş olarak...
Onu öldürmem için elimde bir şans vardı. Öldürebilir ve buradaki herkesi kurtarabilirdim. Ama yapamamıştım. Elimde neşter bir süre onu izlemiştim gecenin zifiri karanlığında... İçimde yaşadığım duygu karmaşasıda neydi böyle?
Belki de ona karşı hissettiğim tek duygu mecburiyetti. Eninde sonunda, ne olursa olsun gecenin sonunda yanımda o oluyordu. Haklıydı, cehennemin dibine gitmiş olsam beni yine bulacağından şüphem yoktu. Bunu nasıl yaptığını bilmiyordum ama öğrenecektim.
Belki de ondan kurtulamayacağımı düşündüğüm için gerçekleşen bir yakınlaşmaydı bu... Ömrümün sonunda yanımda onun olacağı düşüncesi ile hareket etmiştim. Ama düşündükçe bunun mantıklı bir tarafını bulamıyordum. Ben ve o aynı cümlede bulunamazdık. Biz olamazdık, olmayacaktık...
Ben karanlığa bulanmayacaktım. Herkesin illaki karşısına onu aydınlığa çıkaracak biri çıkardı. Ve ben umudumu kaybetmeyecek, beni beyaza bulayacak birini bekleyecektim. Kaderimde böyle biri olduğunu biliyordum. Pes etmeyecektim...
Derin bir nefes alıp günün ilk ışıklarının düştüğü depoya göz gezdirdim. Ben buraya mahkûm kalmayacaktım. Murat'ın sahibim olmasına izin vermeyecek, herkesi de kendimle birlikte kurtaracaktım. Uzunca bir süre çatıdaki açılmış deliklere odaklandım. Çatının delinmiş olan yüzeyinden, deponun içine akan damlalar birkaç kişiyi de günün başlangıcına davet etmişti.
Odasından çıkan Murat'ında bundan rahatsız olduğu belli oluyordu. Elleriyle saçlarını karıştırırken bir yandan da homurtular çıkarıyor, bu durumdan hoşnut olmadığını kendince belli ediyordu. Bedenim karşısında huzursuzca titrerken, ateş saçan gözleri bakışlarıma karşılık verdi.
Dudaklarında beliren hafif bir tebessüm bakışlarımız arasındaki kötü enerjiyi yok ediyordu ve ben bu durumdan hiç hoşnut değildim. Elleri saçlarından ensesine kaydığında, suç işleyen bir çocuğun masumiyetiyle başını öne eğdi ve dudaklarını yaladı. Bu hareketiyle o kadar karşı koyulmaz duruyordu ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Dansı
Mystery / Thriller"Biz seninle ölümün kıyısında tanıştık." dedim mavi gözlü katilime bakarak. "İşime karışmasaydın..." hafifce beni kendi etrafımda dönderdi. Sol kolunu belime yerleştirdikten sonra geriye doğru eğildim. Bir kar tanesi gökyüzünden dudaklarıma konduğu...