İyi okumalar...
-
Ellerim kontrolünü kaybetmiş titrerken, ben kapıya vurmaya devam ediyordum. Bağırmaktan kısılan sesim artık duyulmaz olmuştu. Korkuyordum. Hem de çok... Ayağımın altında hissettiğim, ne olduğunu bilmediğim şeyler bacaklarıma doğru çıkarken, tek istediğim bir an önce buradan çıkmaktı.
''Lütfen!'' gücümü yavaş yavaş kaybediyordum.
''Korkuyorum. Murat ne olur çıkar beni buradan!'' yumruklarımı kapıya ardı ardına atarken ne bir ses vardı... Ne bir hareketlenme...
Yalnızdım.. Yapayalnızdım ve bana yardım edebilecek kimsem yoktu. Ceza olsun diye kapatıldığım bu karanlık odada, bacaklarıma doğru çıkan yaratıklar ve benden başka kimse yoktu. Bedenim bir bağımlıymışım gibi titrerken, üzerimdeki ne olduğunu bilmediğim şeyleri atabilmek için, bacaklarımı yere vuruyordum.
Ama onlar sanki bana yapışmış gibi bir düşme belirtisi göstermiyor, yukarı çıkıyorlardı. Daha da yukarı...
Bedenimin gitgide bana ağır gelmesiyle, bağırmayı ve kapıyı yumruklamayı bıraktım. Bana hiçbir faydası yoktu çünkü. Sadece bedenim ve ruhum yoruluyor, güçsüz kalıyordum. Karanlığı unutmak istercesine gözlerimi kapattım. Nefes almayı unutacak kadar çok korkuyordum.
Daha önce bir kez daha getirilmiştim buraya. O zamanlar daha on beş yaşındaydım. Korkudan saç diplerime kadar terlediğimi hatırlıyorum...
-
''Burası çok karanlık!'' Derken sesi titriyordu küçük kızın.
''Abi beni buraya sokma ne olur!'' gözlerinden damla damla yaşlar dökülürken, ona işkence eden bir adama sarılmıştı, sırf o odaya girmemek için...
Murat Rüya'nın ona sarılmasıyla duraksadı. Kızın yüzündeki acizliği, acıyı, korkuyu... Hepsini görüyordu, bütün duyguları teker teker kızın gözlerinden bir film şeridi gibi geçiyordu.
''Ben senin abin değilim.'' Diye bağırdı Murat.
''Bana abi demeyi kes artık.'' Kızın kendinden ayrılmış kollarını belinden ayırırken, narin bedenini bir kağıt parçasıymış gibi savurdu duvara.
''Tamam.'' Derin bir nefes aldı küçük kız.
''Tamam, söz veriyorum.'' Hıçkırıklarının arasında zar zor nefes alabiliyordu.
''Söz veriyorum, sana bir daha abi demeyeceğim.'' Yutkundu. Önemsiz bir parçaymış gibi savrulduğu yerden, sürünerek Murat'ın dizlerinin önüne geldi.
Titreyen ellerini kaldırıp Murat'ın ellerini tuttu. Kirpiklerinin arasından, bakışlarını Murat'ın gözlerine kilitledi. Gözlerinde gördüğü acımasızlıktan korkuyordu. Gördüğü ilk günden itibaren ona hep böyle bakıyordu. Öldürecekmiş gibi...
Nefes alması gittikçe zorlaşırken kalbi göğüs kafesini zorluyordu. ''Beni. O. Karanlığa. Sokma.'' Diyerek sözlerini tamamladı. Karanlıkta tek başına kalmaktan korkuyordu. Her bir kelimesinin üzerinde iki saniyeliğine durup nefes aldı.
Bu konuşmanın hiçbir işe yaramayacağını bilmiyordu Rüya. Bedenini boşu boşuna yormuş, nefesini boşu boşuna tüketmişti.
''Cezanı alacaksın.'' Diye karşılık verdi Murat. Bu küçük kız onun lafını hiç dinlemiyor, başından beri hep burnunun dikine gidiyordu.
''Ama benim bir suçum yok ki...'' iki dudağının arasından o kadar kısık sesle söylemişti ki Rüya bunu... Murat ilk başta idrak edememişti ne dediğini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Dansı
Mystery / Thriller"Biz seninle ölümün kıyısında tanıştık." dedim mavi gözlü katilime bakarak. "İşime karışmasaydın..." hafifce beni kendi etrafımda dönderdi. Sol kolunu belime yerleştirdikten sonra geriye doğru eğildim. Bir kar tanesi gökyüzünden dudaklarıma konduğu...