MULTİMEDYA^^
Yorumlarınızı esirgemeyiniz lütfen.
———————————————
Derin bir nefes alıp oturduğu yerden kalktı. 'Yeniden tanışacağız demesinden uzun bir süre geçmişti ve biz konuşmak yerine uçurumun başında ölüm sessizliğine bürünmüştük. Gözlerim manzarayı bir kenara bırakıp, siyahlara bürünmüş bu adama baktı. İçinde her ne varsa, siyahlarla örtmeye çalışıyordu sanki... Arabaya ilerlerken attığı adımlar; tozu toprağı silip süpürecek cinstendi.
Beni öldürecek olması bile ona karşı sürüklenmeme engel olamıyordu. İçimden bir ses; seni aydınlığa çıkaracak adam karşında, güven ona diyordu. Ama bir katile güvenmek, Murat'ı öpmemden sonra yapacağım en büyük aptallık olurdu... Yine de beni her kolumdan tutup arabasına bindirmesinde ona karşı koymuyor, onunla; belki de ondan sonra hiç göremeyeceğim, bu yerlere geliyordum. Yanlış mı yapıyordum? Belki de... Ama yanlışı ve doğruyu yaşamadan bilemezsin derdi Murat hep...
Bana nasihat veren bir anne yerine, beni dilendiren bir adamın sözleriyle hareket etmiştim bu güne kadar... Ne başımı okşayan bir annem, ne de bana kurallar koyan bir babam olmuştu... Ve şimdi beni sahiplenen bir adamdan kurtulup, doğruyu da yanlışı da kendim öğrenmek zorundaydım...
Ellerimin arasına tutuşturulan şişeyle, bakışlarımı beni geçmişime götüren manzaradan ayırdım.
''Bu ne?'' dedim içimi soğutan buz gibi şişeye bakarak, üzerinde 'Dimple' yazıyordu. Karanlığa bürünmüş olan gökyüzünden seçemesem de şişenin rengi sanırım turuncuya çalan kahverengiydi...
''Hiç içmedin mi?'' dedi şişenin kapağını açarken... Hareketini taklit edip şişenin kapağını açtım. Vanilya ve badem kokusu burnuma dolarken, tadının da kokusu kadar güzel olmasını umuyordum...
Olumsuz anlamda başımı sallayıp gecenin karanlığını aydınlatan, deniz mavisi gözlerine odaklandım. Açık rengini geriye atarak; laciverte yakın bir renk almıştı gözleri ve bu haliyle bile gördüğüm en güzel renge sahipti...
''Çok ağır olmasa da, senin gibileri sarhoş edebilecek türden bir viski diyelim.'' diyerek sorumu cevapladı. Dudaklarının kıvrımlarında alay yatıyordu ve bu bana anlayamadığım bir huzursuzluk vermişti.
''Ne yapacağım ben bununla?'' dedim şişenin kapağını tekrar kapatırken... Sarhoş olmak gibi bir isteğim yoktu. Nasıl kızlarla birlikte olmuştu bilmiyordum, ama ben alkol içen türden bir kız değildim.
''Gece uzun olacak, içini ısıtır...'' dedi ve sustu. ''Hem, seninle şöyle bir şey yapmak istiyorum; sırayla sorular soracağız, gelen soruya cevap vermek istemezsek bir yudum içeceğiz. Tamam mı?''
'Ya hiçbir sorusuna cevap vermek istemezsem?' diye düşündüm içimden. Sonrasında kimseden gizleyecek bir şeyim olmadığı aklıma geldi. Sokak kızıydım ben, gizleyecek neyim olabilirdi ki?
''Pekâlâ...'' dedim ve kapağını kapattığım şişeyi tekrar açtım. ''...ben başlıyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Dansı
Mystery / Thriller"Biz seninle ölümün kıyısında tanıştık." dedim mavi gözlü katilime bakarak. "İşime karışmasaydın..." hafifce beni kendi etrafımda dönderdi. Sol kolunu belime yerleştirdikten sonra geriye doğru eğildim. Bir kar tanesi gökyüzünden dudaklarıma konduğu...