Bir gece vakti aklına gelsem.
Uykunu tutsam bırakmasam..."Günaydın" dedim uykulu sesimle.
Cevap vermedi.
"Iyimisin?" diye sordum sandalyeye otururken.
"Çok konuşmada,yemeğini ye"
"Tamam" diye fısıldadım.
Önümdeki yemeği,iştahım olmamasına rağmen yemeye başladım.Ikimizde konuşmuyorduk.Masadaki tek ses;çatal ve bıçaklara aitti ve bu sessizlik gergin hissetmemi sağlıyordu.
Konuşmamam gerektiğini biliyorum,ama yine de konuşmalıydım.Çünkü bu sessizlik beni boğuyordu.
"Eğitimime devam edecekmiyim?" diye sordum masada ellerimi birleştirirken.
"Tabiki" vişne suyudan bir yudum aldı, " Benim okuduğum lisede okuyacaksın.Gözümün önünde olman gerek"
"Istesemde kaçamam" dedim peçeteyle ağzımı silerken, "Buraları bilmiyorum"
"Farkındayım" masadan kalkıp devam etti, " Ben çıkıyorum,istediğin bişey varmı?"
"Hayır,teşekkür ederim" dedim gülümseyerek.
"Peki"
Yetka çıkalı bir saat olmuştu ve ben çok sıkılmıştım.Koltuktan kalıp;odama ilerledim.Çalışma masamdaki defterimi çıkarıp yazmaya başladım.
"..Insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için,sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layik görmediği için.
Konuşmaktan korkuyor,eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor,reddedilmekten korktuğu için.
Unutulmaktan korkuyor,dünyaya iyi birşey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında,yaşamayı bilmediği için...
-W.Shakespeare.Yazımı bitirip;defrerimi kapattım ve aşağa indim.
Koltuğa oturup,evi incelemeye başladım.Ev fazlasıyla lükstü ve her yerde pahalı eşyalar vardı.Yüzümü bürüştürdüm.Kesinlikle lüks evlerden hoşlanmıyordum.
Kapı zili çaldı.Hızla kapıya yönelip,kimin geldiğini görmek için kapıyı açtım.
Görduğum kişiyle kaşlarımı çatmam aynı anda oldu.
Karşımda tanımadığım kırk-kırkbeş yaşlarında adam duruyordu.Kendisi takım elbisenin içindeydi ve yüzü kötü biri olduğunu belli ediyor gibiydi.
"Kimsiniz?" dedim sevecen sesimle.
Hiçbişey demeden,içeri girip koltuğa oturdu.
"Yetka nerde?" dedi buz gibi sesiyle.
"Kimsiniz?" derin nefes alıp devam ettim, "Yetkayı nerden tanıyorsunuz?"
"Bana içki getir" dedi beyaz gömleğindeki ilk üç düğmeyi açarak.
"Çıkarmısınız lütfen? " dedim kapıyı göstererek.
"Sana içki getirmeni söyledim" dedi her sözün altını çizer gibi.
"Evimde içki bulunmaz".Neden evim dediğimi bilmiyorum ama tuhaf hissetmiştim.Bu ev benim evim değildi,bu ev Yetkanın eviydi.
Kahkahası salonu kapladı ve bu yüzümü tekrar buruşturmama neden oldu.
"Yetka Poyrazoğlu nun evinde içki bulunmaz öyle mi?" diyip kahkaha atmaya devam etti."Bak küçük kız,Yetkayı tanıyorum.Ve içki içtiğini adım gibi biliyorum, bu yüzden bana içki getirebilirsin.".
"Onun neyi oluyorsun?"
"Üvey babasıyım" dedi kravatını düzelterek, " Ismim Ba-"
"Ne istiyosun Barış?"
Yetka gelmişti! Hızla arkamı dönüp ona hızlı bir şekilde sokuldum.Kollarını belime doladığı an huzur u bulmuş gibi hissettim.
"Naber evlat?" dedi isminin Barış ve aynı zamanda Yetkanın üvey babası olduğunu öğrendiğim adam.
"Nekadar istiyorsun?" dedi Yetka çenesini kısarak.
"Yirmi bin dolar"
Yetka hiç birşey demeden,bedenini bedenimden çekip odasına gitti.Ondan ayrılmak kaldığım için kalbimde boşluk hissettim.
Kısa bir süre sonra salona elinde kağıtla döndu ve kağıdı adama uzattı.
"Otuz bin dolar.Git ve birdaha gelme"
Adam yerinden kalıp,kapıya yöneldi.Kapıyı açıp; " Görüşürüz evlat" diyip çıktı.
Yetka adama iğrenç bir şeye bakar gibi bakiyordu.
"Yetk- "
"Iyi geceler Masal" .
+1K olmuşuz!! Okuyan,vote ve yorum yapan herkeze çok ama çok teşekkürler.Beni çok mutlu ettiniz,size nekadar teşekkür etsem azdır.
Iyiki varsınız ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı
RomanceMükemmel hayatınızı,karanlık kapladığınız düşünün. O karanlık kişi sizin geçmişiniz,çocukluk aşkınız. Yıllar önce ayrılıyorsunuz ama prensiniz sizi birgün bulacağına dair söz veriyor. Ve yıllar sonra,geçmişiniz geleceğinize bulaşıyor. Yetka ve Masal...