Ait olduğum yerin Türkiye ile ne alakası olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu.Tek düşündüğüm;bunun oyun olduğu ve benim bu oyundan hemen kurtulmam gerektiği.Çıkış yolu bulmam için çok az zamanım kalmıştı ve benim hiç bir planım yoktu.Neyse ki bu uzun sürmedi.
"Arabayı durdurabilirmisin lütfen?" dedim sessizliği bozarak ve tabikide planımı uygulamaya başlayarak.
"Neden?" diye sordu yarı gülümsemeyle.
"Şey" dedim çekinir gibi,umarım oyunculuğum iyidir. "Bir kaç işim varda".
"Havaalanına az kaldı,orda yaparsın işlerini" dedi gülümsemesini yayarak.
Işte bu olmamıştı,bunu beklemiyordum.Beklentim arabayı durdurup çıkmama izin vermesiydi,bende de biraz oyalanıp kaçacaktım.Düşüncelerimin arasında sessiz bir küfür savurdum.
"Canım bak" dedi Burak sakin bir sesle, "Türkiye de zarar görmeyeceksin,aksine çok mutlu olacaksın.Mutlu bir hayat seni bekliyor.Böyle davranmana gerek yok".
"Nasıl davranmamı bekliyorsun?" dedim hırsla, "Sakın olamamı,bu yaptığın kabalığı kabul etmemi mi bekliyorsun?Pardon ama benim bir ailem var.Şuan ki hallerini hayal bile edemiyorum!Annem deliye dönmüştür,babam polislerini aramıştır.Ailem yıkılmış durumdadır".
"Seni anlıyorum" dedi sakinliğini bozmadan, "Ama inan bilmediğin gerçekler var ".
"Ne gerçekleri?" diye bağırdım, " Neler oluyor?! Biri bana bunları açıklasın,bana nasıl bir oyun oynuyorsunuz?"
Cevap vermedi.Bu sebeble oturduğum koltuğa güçlü bir yumruk geçirdim.Burak kısa bir bakış atıp,yola odaklanmaya geri döndü.
Ikimizde bir süreliğine sessiz kaldık ve ben delirecek gibi hissediyordum.Düşüncelerim beni yiyip bitiriyodu,bu sebeble Buraktan bilgi anlayı deneyecektim ki,telefonun zil sesi arabanın içini kalpadı.
"Yoldayız,Masal iyi"
Adımı anmasıyla içimde ki korku ve merak büyüdü.Kimdi bu gizemli kişi?
"Tamam,görüşürüz" diyip kapattı.
"Kimdi o? Neden iyi olduğumu söyledin? ".
"Yine başladı" diye mırıldandı "Iyi olduğunu söyledim çünkü iyisin Masalcığım".Adımı üstune basa basa söyleyen Burağa ters bir bakış attım.
"Arayan kimdi peki? " dedim kaşlarımı çatarak.
Beni umursamadan arabayı durdurdu ve indi.Etrafımıza göz attığımda havaalanına geldiğimizi fark ettim ve arabadan çıktım. O sırada Burak önümde iki büyük valizle belirdi.
"Mor olan senin" dedi valizi göstererek.Neyseki sonunda iyi birşey yapmıştı,mor benim en sevdiğim rengti.
Havaalanının girişine doğru yürümeye başlamıştık ve benim içimde ki korku git gide büyüyordu.
"Içerde bir sürü polis var " dedim
"Biliyorum" dedi umursamaz bir şekilde.
"Eğer beni kaçırdığınızı anlarsalar seni ve o gizlemli kişiyi mahfederler" dedim yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirerek.
"Biliyorum" dedi umursamaz tavrını bozmadan, "Ama inan konuşmanı tavsiye etmem,sonuçları ağır olur çünkü".Bu sözleri küçük dilimi yutmama yeterdi.
* * *
Uçağa bindiğimizde fazlasiyla heycanlı ve sinirliydim.Kurtulma gerekiyordu ama benim elimden hiç bir şey geliyordu.
"Yolculuğumuz baya uzun,uyumanı tercih ederim" dedi Burak.
Kafamı tamam anlamında sallamakla yetindim.Sanırım uyumak bu oyundan uzaklaşmanın en iyi yoluydu.
Bölümün geç geldiğini ve kısa olduğunu farkındayım.Bu konuda gerçekten çok özür dilerim.Kitabın kapağını düzenlemekle meşküldüm. ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı
RomanceMükemmel hayatınızı,karanlık kapladığınız düşünün. O karanlık kişi sizin geçmişiniz,çocukluk aşkınız. Yıllar önce ayrılıyorsunuz ama prensiniz sizi birgün bulacağına dair söz veriyor. Ve yıllar sonra,geçmişiniz geleceğinize bulaşıyor. Yetka ve Masal...