"Şaka lan şaka, gül diye"

196 12 133
                                    

  Ocak ayının kışı en sonuna kadar hissettiren günlerinde dağın tepesinde olmak çok zor geliyordu. Bir kaç haftalığına geldiğimiz Anıl'ın dedesinin evinde şöminenin başında oturmuş tabu oynamaya uğraşıyorduk.

"Ya amına koyayım, o öyle mi anlatılır?" Sinirle Anıl'a bağıran Hilmicem oyuna tekrardan dönmemi sağladı. Bizim gerizekalılar şu son bir haftadır daha da gerizekalı hale gelmişlerdi. Gerizekalılık biz dördümüzde bir alana bir bedava gibiydi, hiç bitmiyordu da.

"Ya olum kelime turşu suyu sen bana gelmiş 'Neşeli Günler' izledin mi? diye soruyorsun. Nerden bileyim ben Yeşilçam filmiyle turşu suyunu?"

"Sevgilim madem sen kültürsüz bir öküzsün benim bu konuda yapacak hiç bir şeyim yok."

"ANIL! BANA SEVGİLİM DEMEYİ KES ANIL." Hilmicem'in yükselen sesine çaktırmadan sırıttım ve kısıtlı sürede Hilmi ve Anıl'ın kelimelerle cebelleşmesini izledim.

"Bitti, bitti. Sıra bizde susun lan." Murat'a döndüm ve hazır olduğumu belli eden bir işaret verdim.

"Tamam başlıyorum, ben ne yapıyorum işim ne?"

"Şarkıcı, şarkı?"

"Tamam bu bir şarkı, nostaljik şeyler nasıl şeylerdir?"

"Antika? Hayır o olmaz eski, eski mi?"

"Evet bu eski bir şarkı, baya eski. 6 kelimeden oluşuyor, ikinci kelimesini söyleyeceğim sen Hilmicem'i napıyorsun?"

"Tövbe tövbe Murat düzgün konuş?" Arkadan atlayan Hilmicem'i sallamadan Murat'a bir şeyler sıralamaya başladım.

"Seviyorum, sevmek mi?"

"Evet, of siktir ya adamın soyadını anlatıcam şimdi. Akansu değil?"

"Akarsu. Barış Akarsu mu? Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş."

"Yes" diye bağırdı Murat ve başka bir karta geçti.

"Anıl'ın en sevdiği aktivite ne?"

"Boş yapmak" dedim gülümseyerek, gayet de doğruydu.

"Yok o da var ama başka."

"Yemek yemek, insanlara sataşmak,"

"Evet yemek yemek doğru."

"O ne biçim bir anlatma lan kabul etmiyorum ben bunu. Hem çok basitdi. Hilmi aşkım ve bana daha zorlar çıktı."

"Allah'ım, sen bu Hilmicem kuluna öncelikle peygamber sabrı ver yarabbim. Anıl'ı kesmemem için tek bir neden ver."

"Ahh alınıyorum ama Hilmii." dedi Anıl muzur bir sırıtışla.

"Lan olum bir sevgili bulun şu çocua, nolursunuz yeter artık ya valla bıktım illallah ettim bakın yemin ediyorum."

"Kanka bu sevgilisi varken de böyleydi, çok şey etmesen mi hani." dedi Murat gayet haklı olarak.

"Olum çok sıkıldım lan ben, yeter hadi siz kazandınız. Damla bielr yemek yapta bize yiyelim."

"Yürü git kendin yap köpek, bu da iyice hizmetçisi yaptı beni."

"Anıl bence de sen yap Damla'dan daha güzel yapıyorsun." dedi Hilmicem ciddi bir ifadeyle. Ne diyordu bu gerizekalı ya kafasında tuzluk parçalarım ben bunun.

"Aşk olsun sana ya, yemek falan yok bundan sonra size Hilmicem efendi, yap kendi yemeğini."

"Aşkım ne kızıyorsun ya, şaka yaptım."

"İyi bok yedin Hilmicem. Hem aşkım diyince kızmayacağımı düşünüyorsan..doğru düşünüyorsun."

"Lan biz bunları barışmaları için zorlamasa mıydık? Baksana yine oldular vıcık vıcık." Murat Anıl'la beraber mutfağa yürürken yüzünü ekşiterek bize baktı. Hele hele götüme bak hele, dünyanın en vıcık olmayan çiftiyiz biz bir kere.

Gözlerini Yıldızlarda Tut /HildamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin