"SURVİVOR"

265 20 91
                                    


~Damla pow~

Murat'ın gidişinden sonra bir süre yıkılmıştık. Üçümüzde saatlerce oturuyorduk ama konuşacak hiç bir şeyimiz yoktu, daha doğrusu içimizden konuşmak gelmiyordu. Anıl sevgilisini kaybetmiş gibiydi, Hilmicem ise kendinden bir yarısı gitmiş gibi eksik ve üzgündü. Benim ise civcivim gitmişti, onsuz ada çok saçmaydı. Her yerde gülen, eğlenen bir Murat olmayınca her şey sinir bozucu oluyor hemde her şey.

Anıl ise sonradan Murat bu halimizi görürse üzülür, hatta Kıbrıs'da bizi gebertir diyerek bizi yavaş yavaş normal halimize dönmeye ikna etmişti.

~Hilmicem pow~

"Damla hanım amanın günaydınlarınız olsun" dedim ve yatakta ölü gibi yatan Damlaya yaklaştım.

"Ay noldu Hilmicem"

"Kızım odunluk yapma da bir zahmet kalk" dedim sinirli sinirli. Ben sabah erkenden uyanmış Damla'm için çicek toplamışım. Aslında uyanamayıp Anıl'a toplattırdım ama olsun. O da noldu Hilmicem diyor ayıp ya.

Elimdeki papatyaya benzeyen çiçek demetini gözlerini ovuşturan Damlaya uzattım. İnsan bir tepki verir bu da esniyor ayıp ama ya.

"Günaydın Damla'm" dedim ve yanağını öptüm,

"Başına ne düştü Hilmicem? orman falan mı yoksa asla beni böyle uyandırmazsın."

"Aşk olsun Damla ben öyle bir insanmıyım?"

Evet öyle bir insansın

Sen kes amk.

"Şimdi kalkıp benimle birlikte sahile geliyorsunuz Damla hanım" dedim ve Damlaya tutması için elimi uzattım. Bugün boş gündü ve etrafta kameramanlar yoktu çalışanlarda pek umursamıyordu bizi şu an o yüzden daha da rahattım,

"Aşkım doğruyu söyle iyisin değil mi?"

"Damla'm iyiyim birtanem"

"Hilmicem sensin demi bak valla korkuyorum"

"Kızım benim ya"

"Oh tamam bir an birtanem falan diyince.."

Bak nasıl bir odun olduğuna bak. Kız inanamadı

Sus demiştim ben sana.

Damlayı sahile getirince her zamanki kütüğe oturttum tek fark kütüğün üzerinde çiçekler vardı.

"Yaa bunlar ne böyle?"

"Çiçek"

"İki dakika odun olma nolursun ya" ne desem odun oluyorum bende aq ama ya.

"Evet Damla hanım bugün buraya gelme sebebimiz" dedim ve o ara ormandan Anıl geldi hırkasının cebinden oyulmuş bir coconat kabuğu çıkarttı ve bana uzattı.

"Ay noluyor?"

Coconat kabuğunun içinden dallarla yapılan ve önünde de çiçek yaprağı olan yüzüğü çıkarttım. Daha doğrusu yüzüğe benzetmeye çalıştığım şeyi.

"Biliyorsun ki bir hafta sonra kıbrısta olacağız ama bu hikaye bitse de her zaman beraber olacağız, şampiyonluğunda bile.Damla hanım acaba ne olursa olsun hep yanımda olmaya, hep beraber olmaya varmısınız?"

"Eveet" dedi Damla gülerken. Hayır saçmalamayın bu bir evlilik teklifi değil 5 ayda evlenecek kadar çıldırmadık henüz bu sadece birbirimizden ayrılmayacağımızın güvencesi.

"Öhöm öhöm" Anıl boğazını temizledi ve sesini kalınlaştırarak konuşmaya başladı,

"Damla kızımız bu mal oğlanı sevmiş. Birbirlerini görmüşler, beğenmişler, aşık olmuşlar, sevişmişler.."

Gözlerini Yıldızlarda Tut /HildamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin