"Ben senin sevgini haketmiyorum.."

244 10 58
                                    


  "Günaydıın" yankılanarak bininci defa beynime işleyen sesi duymamla homurdanıp ısıtıcı gibi sıcak olan yorganıma daha da sarıldım.

"Damla kahvaltı hazırlaman lazım kalk artık amına koyuyum." Yatağıma daha doğrusu bacağıma atlayan Anıl'a rastgele bir kaç tekme savurdum ve kahvaltıyı sipariş edebileceğimizi anlattım. Anıl ise dağın başına kimsenin kahvaltı getirmeyeceğini söyleyerek bir kez daha mantıklı olan nadir bir cümle kurdu.

"Biz gideriz o zaman" söylediğimin üzerine ses gelmeyince bunu mantıklı bulduklarını anladım ve yataktan sonunda çıkabildim. Yani mantıklı bulmayacak da ne yapacaklar ben söyledim sonuçta.

"İyi o zaman hazırlan Damla. Sizi müthiş şeker bir yere götürücem çok ünlü buralarda."

"Yani? Nasıl giyineyim" bana mal mal bakan Anıl sen bilirsin çok da kötü giyinme diyerek odayı terk etti. Şükürler olsun ki.

Uyuşuk adımlarla tuvaletteki işlerimi halledip yüzümü yıkadıktan sonra valizimin başına geçtim. Gerçi üzerimdeki yünlü kırmızı pijamaları asla çıkartmak istemiyordum ama olsun. Valizden rastgele bir kazak bir de bol pantolon aldım ve altına yeşil renginde noel hediyeleri desenli çorabımı giyindim.

Aşağıya inmek için kapıyı açtığımda tahmin edin kiminle karşılaştım. Evet, evet Hilmicemle.

"Günaydın" gülümsedikten sonra o da bana başıyla selam verdi ve balkona doğru ilerledi elindeki sigara paketiyle. Sigara içmeye başladığını bilmiyordum. Hızlı adımlatla merdivene geldiğimde Murat ve Anıl merdivenin tutma yerlerinden aşağıya kayarak yarış yapıyordu ve ilk inen diğerine tokat atıyordu. Onların bu haline gülümsedim ve yanlarına ilerledim.

"Günaydın civciv" Murat gülerek karışık olan saçlarımı daha da karıştırdı. Kısaca ikisiyle de resmi bir günaydınlaşma yaptıktan sonra ses tonumu azaltarak ikisine yaklaştım,

"Hilmicem..ne zamandan beri sigara içiyor?" Anıl'ın birdrn anlayamadığım bir şekilde yüzü ciddileşti ve kaşları çatıldı. Murat ise onun aksine bana imalı bir şekilde bakıyordu.

"Noldu da Damla hanım?" Murat'ın saçma gülmelerini ciddiye almamaya karar vererek gergin görünen Anıl'a baktım.

"Geçen sene Ağustos'da başladı." Anıl fazlasıyla ciddi ve soğuk bir sesle bana cevap verdi. Yüzüm şaşkın bir ifade aldı ve telaşla Anıl'a baktım.

"NE?" Bir yandan da kısık sesle konuşmaya çalışıyordum ve bu fazlasıyla zordu. "Bir yıldır sigara mı içiyor? Hemde Hilmicem. Bir şey yapın bırakması lazım."

"Sen niye konuşmayı denemiyorsun?"

"O-olmaz Anıl ben konuşamam."

"Nolur Damla? Konuşsan incilerin mi dökülür. Kendi sorununu kendin çöz artık, uzatma Allah aşkına uzatma. Hilmicem benim gözlerimin önünde eridi gitti ve ben ne desem asla fayda etmedi. Onu sevmiyormuş gibi davranmaya devam et sen, noldu gayet de ortada sadece kendini kandırıyorsun Damla." Anıl kasılan ifadesiyle yüzüme bakt8 ve arkasını dönüp dış kapıya doğru ilerledi.

"Murat ne dedim ben?" Şaşkınca Murat'a baktığımda o da pek anlamış gibi değildi. Omzumu sıvazladı ve hadi çıkalım diye bir şeyler mırıldandı.

Murat'ın arabayı park etmesiyle inmem eş zamanlı oldu çünkü arabadaki ortam çok gergindi ve bu benim kafamın karışmasına neden oluyordu. Bende de ne kafa varsa her boka karışıyor maşallah.

"Gel hadi" Murat elini omzuma attı ve beni kendine çekip yürü hadi yürü sarı diye mırıldandı. Anıl ciddi bir ifadeyle önümüzde yürüyordu, biz de Muratla ölüm sessizliğinde gibi susmuş onu takip ediyorduk. Hilmicem ise arkamızdan esneye esneye geliyordu. Rastgele bir masaya geçip oturduğumuzda ancak mekana bakabilmiştim.

Gözlerini Yıldızlarda Tut /HildamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin