𝕵𝖚𝖗𝖆𝖗

220 28 17
                                    

Herkesin ölümcül bir zayıflığı vardır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkesin ölümcül bir zayıflığı vardır. Kapanmayan yaraları, kırmızı çizgileri vardır ve bu yaralara tuz basılırsa yada bu kırmızı çizgiler önemsenmez ve geçilirse, işte o zaman birileri için ipler kopabilir, oyun bitebilir. Süpermen bile kriptonit karşısında iç çamaşırını dışına giyen sapık bir şaklabandan fazlası değildir. Eğer karşınızdaki kişinin kırmızı çizgilerine basmanız onun gerçekten iyiliği içinse, buna gerçekten ihtiyacı varsa ve bunu doğru bilgi ve eğitime sahip bir şekilde yaparsanız ona yardımcı olabilir.  Ancak eğer karşınızdaki kişinin kırmızı çizgilerini umursamadan o çizgileri geçer ve üstüne üstlük hiç pişmanlık duymadan bundan zevk alırsanız bu zorbalığa girer ve karşınızdaki kişiye kalıcı hasarlar verebilirsiniz. 

Çalışma odamda ki masamın başına oturmuş, elimde kalemimi tutmuş sallıyor, yazmam gereken hasta dosyasıyla bakışıyordum. Bir yandan da aklımda Mashiho'nun sözleri dolanıyordu. 

''Bize onlar hakkında hiçbir şey söylemedi, biraz Haruto'dan öğrendik olayları, o da pek anlatamadı gerçi. Daha sonra ise güvenlik kameralarına bakıldı ve bu şekilde tam olarak öğrenildi saesang oldukları. Jihoon sanki yaşamı adına yemin etmiş gibi hiçbir şekilde onlardan bahsetmedi bize. '' 

Jihoon'un kırmızı çizgisi de şuan da bu olaydı. Kimseye onlardan bahsetmek istemiyordu ve düşünürken bile çok rahatsız oluyordu. Hatta o kadar korkuyor ve rahatsız oluyordu ki suçu olmayan, olayla uzaktan yakından alakası olmayan insanlardan bile korkuyor, onları kırıyor ve kendinden uzaklaştırıyordu. Aklı olayları kaldıramamış ve bu yüzden olayları değiştirmişti. Zihninin yaşananlarla başa çıkma yöntemi buydu. 

Ellerimle başımı ovdum, ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Derken kapım çalındı ve odanın dışındaki kişiye içeri girmesi için seslendim. Kapı yavaşça aralandı ve içeriye doğru meraklı ve kendinden pek emin olamayan bakışlarını bana yönlendirdi. Müsait olup olmadığımı sordu, ona müsait olduğumu ve içeri gelebileceğini söyledim. İçeriye doğru adımladı ve masamdan iki adım uzakta durdu. Şaşkın ve  bir o kadar meraklı bir şekilde ona bakıyordum çünkü gelmesi beni şaşırtmıştı, beklemiyordum. Gözlerime uzun uzun baktı ve konuşması gerektiğini hatırlayıp konuşmaya başladı.

''Jihoon'u ve Haruto'yu bu ay ziyarete ben geleceğim, bilmeniz gerektiğini düşündüm. Ayrıca üyelerleyken söylemediğim bir şey vardı, onu da söylemem gerektiğini düşünüyorum.'' dedi. Onu onayladım, hala ayakta duruyordu ve oturması için masamın yanındaki koltuğu gösterdim. Oturdu ve bekledi. Kafasındaki cümleleri toparlamaya çalışıyordu anlaşılan.

''Geçen hafta Jihoon kabuslar görmeye başladı daha doğrusu ben geçen hafta fark ettim,  kabusları o kadar şiddetli geçiyor ki bazen kendisine zarar veriyor.'' anladığımı belirtir bir şekilde kafamı salladım ve Hyunsuk'a bir soru yönelttim.

''Tam olarak ne zamandan beri oluyor, yani saesangler geldikten ne kadar zaman sonra yaşanmaya başlandı bunlar?'' diye sordum.

'' Saesangler geldikten 17-18 gün sonra başladı. Daha doğrusu ben o zaman fark ettim. Gece su içmek için kalkmıştım ve birden Jihoon'un odasından tuhaf sesler geldiğini fark ettim. Odasına girdiğimde ise kendine zarar veriyordu. Havaya, yatağına veya yastığına vuruyor, tırnaklarını kollarına geçiriyordu ve bir süre sonra bağırmaya, çığlık atmaya başladı. Ayrıca uykusundan uyandırmak da zor oluyor.''

Durumu tahmin ettiğimden daha ciddi gözüküyordu. Onu onayladım ve imzalaması gereken bir kaç belge olduğunu söyleyip belgeleri uzattım, ayaklandı ben de ona kapıya kadar eşlik ettim. Kapı kolunu tuttu fakat kapıyı açmadı. Kapı kolunda olan bakışlarını bana çevirdi ve konuşmak için ağzını araladı. 

''Treasure takip ediyorsunuz, öyle değil mi?'' dedi. Sözleri duraksamama sebep oldu, böyle bir soru beklemiyordum. Olabildiğince içim rahat ve kendimden emin bir şekilde gözlerinin içine baktım.

''Elimden geldiğince işim ve özel hayatımı ayrı tutmaya çalışıyorum Bay Choi.'' diye yanıtladım onu durgun bakışlarımla. Cevabımdan memnun olmuş gibi bir hali vardı. Son bir kez daha bana bakıp odamdan ayrıldı.

.

''Sen Jihoon'un yanına gittikten sonra bir daha görmedim seni bugün'' dedi Dasom. Onu onayladım ve yediğim lokmayı yutup cevapladım.

''Yanına gittikten sonra üyelerle konuştum ve odama geçtim, dosyalarla ilgilenirken Hyunsuk geldi ve onunla da özel olarak biraz konuştum. Ardından diğer hastalarla ilgilenirken yanına gelmeye fırsatım olmadı. Üstüne yarın nöbet sırası da bende.'' diye bıkkın bir şekilde nefes verdim. İşimi seviyordum ancak bazen gerçekten çok yorucu oluyordu.

''Haruto'nun durumu nasıl?'' diye bir soru yönelttim.

''Düşündüğümden daha iyi şuan gördüğüm kadarı ile klinikte yatmasına gerek olmayacak ama yine de bir hafta gözetim tutmamız iyi olacak gibi.'' dedi. Onu onayladım.

''Sae Rim, sormayayım diyorum ama çok durgun görünüyorsun. Bir şey mi oldu, hasta mısın?''

''Hayır, iyiyim. Sadece biraz dinlenmeye ihtiyacım var.'' dedim, gerçekten dinlensem iyi olacaktı.  Yemeğimi yedikten sonra odama geçtim. Jihoon'un dosyasını masama koydum ve küçük not defterimi alıp doldurmaya başladım.

Hasta oldukça zeki ve kuruntulu. Şarkıcılık yapıyordu fakat hastalığı yüzünden ara vermek zorunda kaldı. Oldukça gelişmiş bir hayal gücü var ve şiddet eğilimli gözüküyor.

Bunlar şu anlık gördüğüm şeyler ancak şiddet eğilimi konusunda emin değildim bu yüzden dosya yerine not defterime yazıyordum. Daha sonra dosyaya dolduracağım şeylerden emin olunca ise deftere yazdıklarımı imha ediyordum. Ettiğim bir yemin vardı ve elbette ki bunu yemini bozmayacaktım.



.




Düşündüğümden kısa bir bölüm oldu ama sizi bekletmek istemedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşündüğümden kısa bir bölüm oldu ama sizi bekletmek istemedim. Yakın bir zamanda bitirmek istiyorum yüksek ihtimalle 3-5 bölüm sonra bitecek. Umarım beğeniyorsunuzdur ve hoşunuza gidiyordur. 

esquizofrenia | park jihoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin