Bölüm 15/ Ezgisu

31 9 11
                                    

@Arialleena nin kaleminden

Siliren yaşların oynaştığı badem gözlerinde beliren öfke dolu çığlıklara hâkim olamıyordu. İleriye doğru attığı her adımla arkaya bakma ihtiyacı da tükeniyordu. Bir anda her şeyden soğumuştu, her şeyden!

Ümitlerle dolu tabak zemine düşüvermiş, parçaları bir bir etrafa dağılmıştı.
Duygularına hâkim olamamak, işte canını en çok yakan şey buydu. Aptallık etmişti, Milost'a tutulmakla öyle büyük aptallık etmişti ki... Hayatı boyunca kimseden sevgi ve şefkat görmediğinden ötürü müydü onun kollarına sığınmak istemesinin asıl sebebi? Daha doğrusu... hayatı boyunca hiçbir erkekten yakınlık görememesinden ötürü müydü? Belki de başını dayayabileceği bir baba figürü var olsaydı şimdi ruhunun ihtiyaçlarını karşılaması için Milost'un eflatun rengi gözlerini düşlemezdi.

Benliğinin düştüğü kuyu öyle dipsizdi ki az önce arkadaşlarıyla aralarında geçen konuşmaları dahi anımsamıyordu. Yemin etmişlerdi öyle değil mi? Tüm seçilenler...

Anahtar, Kum Saati, Ağaç ve Güneş.

Engin Karanlık, tehlikeli hasım Mykur... Aydınlık ve Karanlığın Savaşı... Bunların hepsi Siliren'e öyle saçma geliyordu ki... Genç kız bir de bunu düşünerek öfkesine hacim kattı.
Ne ara Aniqragi Nehri'nin kenar çalılıkları arasına gelmişti, bilemiyordu. Kali tıpkı o büyülü gece gibi gökte salınıyor, Siliren'e adeta uyarı sinyalleri gönderiyordu. "Geri dön Siliren, geri dön Alurin'in Işığı..."

Yarı elf histerik bir kahkaha patlattı. "Alurin'in Işığı he!" diye alayla, arsızca düşünerek dudak büktü. Bu maceraya atılacak ne gücü ne de cesareti vardı.
Ancak o an hayretle inleyeceği bir şey yaşayacağını nereden bilebilirdi ki?

Siliren ışıldıyordu! Evet, kelimenin tam anlamıyla ışıldıyordu! Sol elinden yayılan sıcaklık ve ışık tüm bedenine yayılmış, genç yarı elfin narin hatlı bedeninden yayılarak bir gök cismi gibi etrafa da etki etmişti. Gökyüzünden yer yüzüne düşmüş göz alıcı bir yıldız misali kara geceyi aydınlatmaya koyulmuştu. Ama...

Başını kaldırdı, dikkat kesildi; dallarda bir hışırtı.
Keskin kulakları ardından gelenin kim olduğunu görmek için döndüğünde tahmin ettiği simayla karşılaşmadı.

Hayır, peşindeki kişi Cras değildi. Onu dehşete düşürecek kadar şaşırtan eski, aslında huzurlu sayılsa da bunun o yaşlarda hiç farkına varamadığı yaşantısından bir surattı.

Asla unutamayacağı yüz hatları.

Çünkü...çünkü...

"Talath?" diye hayretle, titreyen dudakları arasından haykırıverdi. Karşısındaki artık genç bir adam olmuş elfi asla unutamazdı çünkü o da Siliren gibi insan kanı taşıyordu damarlarında.
Artık çocuk değillerdi, yılların getirisiyle de genç yarı elf hatıralarındakinden çok çok farklıydı. Boyu hemcinsleri için bile uzun sayılabilecek Siliren'den neredeyse iki kafa daha uzundu. Kestane rengi saçları kısa kesilmiş, yüzündeki sakallar özgün benliğini yabancı gözlere sokarcasına biraz uzatılarak güzelce şekillendirilmişti. Alnındaki ters hilal biçimli dövme tıpkı zırhı gibi ormanın rengiyle, koyu yeşille taçlandırılmıştı.

Siliren o bal rengi gözleri ne kadar özlediğini fark ettiğinde içi cız etti. Talath'ı görmek eşsiz doğal güzelliklerle donatılmış elf yurdunun, yuvasının hatıralarını canlandırmıştı.

"Saygıdeğer Siliren Virvaris," diyerek kibar bir reverans sundu genç yarı elf.
Yakışıklı yüzüne asılmış endişeyi ancak şimdi fark edebilmişti Siliren. "Burada ne işin var Talath?"
Uzun boylu adam kıza itinayla yaklaştı. "Sizi yurdumuz Lutholarien'e götürmek için günlerdir çetin bir yolculuk yapmaktaydım. Lanetli Aza'lar tarafından işgal edilen köylerimizi savunurken... çarpışma esnasında... Kralımızın sağ kolu..."

"Babam?" diye araya girdi Siliren telaşla.

"Evet, babanız ağır yaralandı. Çok üzgünüm. Son anlarında sizi görmek son arzusu. Benimle gelmelisiniz.

Siliren, Talath'ın zikrettiği sözlerin etkisiyle en az gece kadar durgunlaşmıştı. Işıltısı yavaş yavaş söndü ve yüreğindeki acıyla karanlığa hapsoldu. "Gidelim," diye mırıldandı nihayetinde, ilk göz yaşı çenesine vardığında.

Ama nereden bilebilirdi?

Ormana doğru yol alırken Talath'ın yüzünde oluşan hain tebessümü görebilseydi şayet yine de onu takip eder miydi?

Kali'nin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin