Bölüm 51/Ezgisu

24 6 6
                                    

@Arialleena nin kaleminden

"Asa!" demişti Ustası Erantjal defalarca, her gün her gün, onu karanlıkla boğuşmaya zorlarken bile. Bir süre sonra Siliren karanlık tüm damarlarına sirayet ederken asadan başka bir şey düşünemez olmuştu. Karanlıkta, yapayalnız.

"Onu bulmasın! İçindeki cevherin tüm potansiyelini taşıyabilecek tılsım onda saklı! Asırlar önce klanlar halinde yaşayan elfleri bir araya toplayan ve bu benzersiz becerisiyle kraliçelik unvanına erişen Silvairen tüm bunları nasıl başardı sanıyorsun? Büyü... Biz elflerin en yatkın olduğu daldır... Ancak şimdiler unuttular onun varlığını. Nicedir yalvarırlar gecelerde... Ancak büyüyü kendi elleriyle karanlığa hapsettiler... Ve anlattıklarına göre hala da ona tam anlamıyla erişebilmiş değiller...

"Bu Asa'nın bir ismi var mı? Dünyada pek çok asa olmalı..." demişti Siliren tiksinti duyduğu Ustası tepeden yakıcı gözlerle onu süzmekteyken.
Erantjal uzaklara dalmış gibi gözüküyordu, çenesini sıvazlıyor, incecik yay misali kaşları bir birbirlerine yaklaşıyor bir uzaklaşıyordu. Bu devinim saniyeleri sokakta oyun oynayan çocuklar misali kovaladı durdu. Nihayetinde, neredeyse etsiz denilebilecek ince dudakları aralandığında "Eiloi," diye nefes koydu ve bu nefesle dallar hışırdadı adeta. "Onun nerede saklandığını biliyorum Siliren. Sana anlatacağım, her şeyi anlatacağım. Ve sen Siliren, karşına çıkacak karanlıkları alt etmek adına onu bulacaksın."

*

Sarsılıyordu. Bedeni öyle sarsılıyordu ki bir işkence haline gelen ve bu işkenceden kopmakta her gece zorluk yaşayan genç yarı elf baş düşmanı olan uykudan koparılmak üzereydi.
"Siliren! Siliren uyan!"
En son ona doğru gelen kara dumanlar yüzüne doğru düşen birkaç damlanın sarsıntılara katkısıyla yok oldu, kehribar rengi gözler dünyaya açılınca tek gördüğü yemyeşil dallar oldu. Şafak sökmekteydi ve çiğ bunu kanıtlarcasına varlığını her yeşillik üzerine sermişti.
Doğruldu ve tepesinde heyula gibi dikilen bedeni gördü, hemen arkasında da eşsiz bir tablonun eseriymişçesine uzanan ormanın hayranlık uyandırıcı bitki örtüsü, bir de kamp ateşi.
Uykunun yarattığı ve kabusların da desteklediği mahmurluktan kurtulmak için yüzüne hemen yanındaki suluktan su serperken ayakta dikilen beden kiremit rengi tonlarındaki cübbesinin pelerininin başlığını omuzlarına düşürdü. Ustası Karmin ona kara gözleriyle, ilgiyle, neler gördüğünü sorgularcasına bakıyordu.

Kabuslarını anlatmak isterdi, uzun uzadıya. Ama Erantjal sayesinde yaşadığı korkunç anıları anımsamak, dile getirmek gelmiyordu içinden.
"Merak ettiğini biliyorum fakat bana biraz daha süre tanımalısın."
Karmin ellerini belindeki çukurlara koydu. "Neler yaşadığını kimseye anlatmadın değil mi? Seni azıcık tanıyorsam arkadaşlarının arasında rol kestiğini tahmin edebildiğimi söyleyebilirim."

"Beni düşük suratla ve endişelerle, korku tarafından her an taciz edilirken görmek istemezler..." dedi Siliren kamp ateşinin etrafındaki eşyalarını çarçabuk toparlama işine giriştiği sırada.

Karmin de cübbesinin eteklerini toparladı ve ona yardıma koyuldu. "Belki de sana yardımcı olabilirlerdi güzel Siliren," diye iç çekti kadın. "Ama sen onlara varmak yerine yolu yalnız aşmayı seçtin." Üçe vurulmuş saçları ve alnındaki dövmelerle her zaman gözüktüğü gibiydi Ustası. Ancak geçmiş zamanın katkısı, gözlerindeki yoğun kederdi. Yaşanılanları unutmak basit değildi, özellikle de yaralar derin açılmışsa.
Güleç Karmin'i bile hortumuna katıp darmadağın edebilmişti zaman.

Siliren boz renk atına atladığı gibi dizginlerini kendinden emin bir edayla sıkıca tuttu. "Yeterince vakit kaybettiğimizi düşünüyorum Ustam... Eiloi beni çağırıyor, zamanda sıçrama yaşadığımdan beri. Fısıltıları her yere sinmiş... Tıpkı kendi halinde geçinen kasabanın üzerine çöken iç karartıcı pus gibi."
"Bana artık sadece Karmin demen için yeterince olgunlaştın güzel Siliren," diye gülümsedi Karmin gece kadar kara atına atlarken. "Eminim ki Eiloi'nin bilinci de benimle hem fikir olacaktır."

Kali'nin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin