Zaman Durmuş, İnsanlar Donmuş, Güneş Senin Işığının Yanında Sönük... Hayatımı Güzelleştiren Sensin Minik Prens.
Bu sabah diğerlerinin aksine Jiwon'un sesi ile uyanmamıştı Prens. Önce kapısının çalındığını duydu sonra açılma sesini. Huzursuzca kaşlarını çatıp sırtını kapıya döndü.
"Uyanmak istemiyorum Jiwon-ah. Sonra gel."
Prensin uykulu ve mızmız sesine karşı bir kıkırtı duyuldu odada. Jimin duyduğu sesle önce gözlerini açtı sonra arkasını dönüp gelen kişiye baktı.
"Şovalye?"
Jeongguk güzel bir tebessümle Prensin yatağına birkaç adım yaklaştı.
"Günaydın Prens. Düşündüm de.. Belki bugün benimle vakit geçirmek istersin."
Jimin öylece şovalyenin suratına bakarken şovalye bunun iyi bir fikir olmadığını düşünmeye başladı. En başında buraya gelmemeliydi belki de.
"Şey, ben en iyisi Jiwon'u çağırayım. Uyandırdığım için özür dilerim."
Şovalye kapıya adımlayıp bir süre daha umutla cevap bekledi. Gelmeyen cevap ile omuzlarını düşürüp süslü kapının kolunu indirdi.
"Belki bana harika bir manzaraya karşı, muhteşem bir kahvaltı ısmarlarsan ve sonrasında geçen gün gittiğimiz parkta dondurma yedirirsen seninle gelebilirim."
Şovalye sevinçle arkasını dönüp yatağında oturur pozisyona gelen Jimin'e baktı. Yüzündeki yaramaz gülümseme ile kendisine bakıyordu.
"Prens ne emrederse o. Bilirsiniz, size karşı gelmek benim gibi bir şovalyeye yakışmaz."
Jimin muhteşem bir kahkaha atıp bakışlarını normale çevirdi.
"Yaramazlık konusunda seninle kesinlikle yarışamam. Anladım Jeon, teslim oluyorum."
Jimin iki elini havaya kaldırıp konuştu. Şüphesiz harika bir sabah başlangıcıydı. Şovalye uzun zaman sonra bu anı yaşadığı için mutluydu. Sevincini sesine yansıtarak konuştu.
"Pekala Minik Prens. Güzelce hazırlanıp yanıma gelin. Sizi bekliyor olacağım."
Şovalye oyuncu bir tavırla prensin önünde eğilip selam verdi. Doğrulunca Prense çapkın bir göz kırpma yollayıp Prensin kahkahaları arasında odadan çıktı.
Jimin hızlıca şovalyenin yanına inmek istiyordu. Belki geçmişi hatırlamadıkça onunla tekrar bir ilişki içinde olamazdı ama onun yanındayken mutlu olduğu gerçeği yüzünde güller açmasını sağlıyordu. Hızlıca yataktan çıkıp dolabındaki en güzel giysileri seçip giyindi. Saçına şekil verip güzel olduğundan emin oluncaya kadar yüzüne bakım yaptı. Bunları neden yaptığını bilmiyordu. Tek istediği şovalyeye güzel gözükmekti. Tamamen hazır olduğunda ve Jeongguk'u çok fazla beklettiğini düşündüğünde odasından çıkıp salona doğru ilerledi. Kraliçe ve Jeongguk karşılıklı oturmuş sohbet ediyordu. Jimin salona girince odadakilerin bakışları ona yöneldi.
"Günaydın Kraliçem."
"Günaydın oğlum. Şovalye ile dışarı çıkacakmışsınız. Senin için iyi olacağına eminim. Ruhsal olarak yorgun olmalısın ve bu gezi kafanı dağıtmanı sağlar belki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En el Libro ~{Jikook}~
Fanfiction"Siz benim Gardenya'msınız şovalye." Şovalye ilk defa duyduğu şey karşısında şaşırmıştı. Çekici yüzüne tezat tatlı bir şaşkınlıkla sordu miniğine. "Gardenya'da ne demek Minik Prens?" Hafif bir tebessüm bıraktı güzeller güzeli prens, duyduğu ve al...