Bugünde Meleğim Olup Beni Kanatlarınızla Sarar Mısınız Şovalye?
Prens hızlı adımlarla eski tahta kapıya ilerledi. Elini yumruk yapıp birkaç defa vurduktan sonra anlam veremediği hızlı kalp atışları ile beklemeye başladı. Kısa bir süre sonra kapı açılmış, yaşlı kadın morarmış göz altları ile Prensin karşısında belirmişti. Sadece bir anlığına Jimin'in gözünden acıma duygusu geçti ama kendini toparlayıp kadının izni ile içeri geçti. Askerlerine dışarıda kalmalarını söylemişti çünkü kadının haline bakılırsa durum ciddiydi ve yalnız kalmaları daha iyi olabilirdi.
İkili karşılıklı koltuklara oturdular. Jimin sabırsızca dizini sallarken kadının gözlerinin içine bakıyordu fakat kadın o kadar halsiz gözüküyorduki Jimin konuşmayı kendi başlatmaya karar verdi.
"Sorun nedir efendim? Beni buraya acil bir durum için çağırdınız, değil mi?"
Kadın derin bir nefes alarak başını kaldırdı. Prensle gözlerini birleştirip konuşmaya başladı.
"Prens Yoongi tahta geçecek."
Jimin kaşlarını çattı. Buradaki sorun neydi anlamamıştı.
"Evet ama ben burada bir sorun göremiyorum."
Kadın yorgunluğuna rağmen gülümseyip koltukta arkasına yaslandı.
"Sorun olan bu değil zaten. Prens Yoongi Kuzey Bölgesinin başına geçecek. Peki burası ne olacak Jimin?"
Jimin hala hiçbir şey anlamamıştı. O açık sözlülüğü severdi. Direk konuyu anlatmak yerine dolaylı yoldan uzatarak anlaşmak ona göre değildi.
Sorarcasına kadına baktı.
"Her ne söyleyecekseniz açık olun lütfen."
Kadın bütün cesaretini toplayıp konuştu.
"Kralı tahttan indir Jimin."
Jimin birkaç saniyelik sessizlikten sonra büyük bir kahkaha attı. Bu cümle gerçekten çok komik gelmişti.
"Bunu neden söylediniz sorusunu tamamen es geçiyorum. Siz benim bunu yapabileceğime inanıyor musunuz? O bir Kral, bense bütün geçmişini unutmuş tecrübesiz bir Prensim."
Kadın Jimin'in sözlerini daha fazla dinlemeye gerek duymadı. Koltuktan yavaşça ayağa kalkıp başıyla arka tarafta bir yeri göstererek konuştu.
"Takip et beni."
Jimin bir an bile düşünmeden ayağa kalktı. Artık bütün bu saçmalıklar bitsin ve şovalye ile mutlu bir şekilde yaşasın istiyordu. Krallık veya başka bir şey umurunda bile değildi. Şovalye ve onun sevgisi kendisine yeterde atardı.
Kadının peşinden hızlı adımlarla ilerledi. Bir odanın kapısını açıp içeri girdiler. Kadın yerde duran eskimiş ve yer yer tozlanmış kilimi kaldırdı. Prens kilimin havalanması ile eski tahta parkenin üstünde başka bir yere açılan kare bir oyuk gördü. Şaşkınlıktan büyüyen gözlerine rağmen zorlukla oyuğun üstünü kapatan tahta yapıyı kaldırmaya çalışan kadına kendini sirkeleyerek yardım etti. İki kişinin uyguladığı kuvvet sayesinde parkeye monte edilmiş tahtayı yerinden kaldırıp yan tarafa itelediler. İtilen tahta sayesinde Prens aşağıya giden yolu daha iyi seçebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En el Libro ~{Jikook}~
Fanfiction"Siz benim Gardenya'msınız şovalye." Şovalye ilk defa duyduğu şey karşısında şaşırmıştı. Çekici yüzüne tezat tatlı bir şaşkınlıkla sordu miniğine. "Gardenya'da ne demek Minik Prens?" Hafif bir tebessüm bıraktı güzeller güzeli prens, duyduğu ve al...