O Gardenyasını Unuttu..
Sabahın rahatsız edici ışığı gözlerine yansıyınca sıkıca sarıldığı yorganı başına doğru iyice çekti genç. Yorgun gözlerini açmak istemiyordu. İşe gitmek umurunda bile değildi ya da geç kaldığı için kovulması. Zaten o her zaman umursamaz bir çocuk olmuştu.
Huzurlu uykusuna doğru yavaş adımlarla ilerleyen genç, kapı tıklama sesiyle tek gözünü şaşkınca araladı. O bu küçük dairede yalnız başına yaşıyordu ve onu ziyaret eden tek bir kişi bile yoktu. Yorganı başından çekip bulunduğu yere göz attı. Rüyasında gördüğü odadaydı. Yavaşça sırıttı. Neyse ki hala uyuyordu ve bunun için şanslı olduğunu düşündü. Kapının tekrar çalınmasıyla yüzündeki sırıtış yavaş yavaş soldu. Olduğu yatakta hızla doğrulup oturur hale geldi fakat yaptığı bu ani hareket canını yakmış ve acıyla inlemesine sebep olmuştu.
"Efendim, iyi misiniz?"
Genç çocuk şaşkınca gözlerini kapıya çevirdi. Hayatında hiç duymadığı endişeli bir kadın sesi ile o yöne doğru seslendi.
"Kimsiniz?"
Bir saniye bile geçmeden cevap gelmişti. Genç çocuk hala bu odada olmasının şaşkınlığını atamamışken kadının dediği şey daha da şaşırmasına sebep oldu.
"Efendim, ben sizin yardımcınızım. Benim görevim size hizmet etmek. Bugün giyeceğiniz kıyafetleri güzelce temizleyip getirdim. Kahvaltı için yemek odasında herkes sizi bekliyor. Kralı daha fazla bekletmeden siz de oraya gitmelisiniz."
Hızla ayağa kalkıp kapıyı açtı Jimin. Kapıda gördüğü minyon tipli oldukça güzel kızın yüzüne bir süre bakıp elindeki süslü kıyafetlere indirdi gözlerini.
"Lütfen içeri geçin."
Tereddütle odaya adım atan genç kız sessizce prensinin yanına gelmesini bekledi. Jimin kızın tereddütünü farketmişti bu yüzden ona güvence vermek amaçlı hala onun olduğuna inanamadığı odasının kapısını sonuna kadar açtı. Yavaşça kızın önüne adımlayıp kafasındakileri sordu.
"Aşağıda kimler var?"
Genç kız masum prensin bu haline tebessüm etti. Daha sonra saygısızlık olduğunu düşünüp eski ciddiyetini korudu.
"Kral, kraliçe, Prens Yoongi ve şovalyeler var efendim."
"Neden hepsi aynı masada yemek yiyor? İzlediğim filmlerden bildiğim kadarıyla bu uygun değil."
"Haklısınız Prens, ama masada oturan herkesin birbiriyle ufacıkta olsa bir bağlantısı var bu yüzden yemekler ayrı yenmiyor. Üstelik bugünün diğerlerinden bir farkı da sizsiniz."
"Ben?"
Şaşkınca sordu Prens Jimin.
"Evet Prensim. Gelişinizi kutlamak için şatodaki önemli kişilerin hepsi uzun bir süre sonra tekrar masada toplandı."
Genç kız yavaşça eteğinin iki yanını tutup bacaklarını kırdı. Prensinin önünde saygılı bir şekilde eğildi.
"Hoşgeldiniz Prens Jimin."
"Hey hey! Dur, ne yapıyorsun?"
Bu durum Jimin'in hoşuna gitmemişti. O insanların önünde eğilmeyi de sevmezdi birilerinin kendi önünde eğilmesinide. Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktu ona göre.
"Efendim, ama siz prenssiniz. Saygı-"
Jimin sakince lafını kesti kızın.
"Adın ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En el Libro ~{Jikook}~
Fanfiction"Siz benim Gardenya'msınız şovalye." Şovalye ilk defa duyduğu şey karşısında şaşırmıştı. Çekici yüzüne tezat tatlı bir şaşkınlıkla sordu miniğine. "Gardenya'da ne demek Minik Prens?" Hafif bir tebessüm bıraktı güzeller güzeli prens, duyduğu ve al...