Yatağımıza Tekrar Beraber Uzanacağız Gece, Her Sabah Tekrar Senin Yüzünü İzleyerek Başlayacağım Güne, Her Gece Tekrar Fıslıdayacağım "Seni Seviyorum." Diye...
"Yıllardır verdiğimiz uğraş ve kaybettiğimiz onca askerden sonra sonunda zaferle döndük ülkemize. Teşekkür ederim halkım. Bu savaşta bize her zaman destek çıktınız ve elinizden gelen bütün yardımları hiç düşünmeden yaptınız. Bazılarınız ise sevdiği kişileri hediye etti bize, öldükleri için üzülmeyin. Bu savaşı onlar içinde kazandık. Yakında oğlum Prens Yoongi'nin doğum günü ile beraber zaferimizide kutlayacağız. Aynı zamanda oğlumun tahta geçmeside böylece kesinleşti. Prens yirmi yaşına bastığında resmi olarak Kuzey Bölgesinin Kralı olacaktır."Halk sevinç çığlıkları atarken şovalyelerin içinde bir şüphe vardı. Onlarda zafer için mutluydu fakat korktukları şeyin başlarına gelmesinden çekiniyorlardı. Sırayla göz göze geldi hepsi, aynı şeyi düşünüyorlardı, endişeleri birdi ne de olsa. Hoseok omuz silkti.
"Ayak uydurmalıyız. Bu konuyu saray sessizleşince konuşuruz."
Herkes onu başıyla onaylayıp sarayın geniş balkonunda bir köşede yavaş yavaş dağılan halkı izliyorlardı. Prens Jimin ve Prens Yoongi Kral ve Kraliçenin yanında duruyordu kural gereği. Yoongi kardeşinin elini tutup arkadaşlarının yanına adımladı. Kolunu kardeşinin omzuna atıp kendine iyice çekti ve mutlulukla saçlarını karıştırdı küçüğünün.
"Gerçekten mutlusun ha?"
"Elbette mutluyum Namjoon. Bu savaş uğruna en değerli varlığımı kaybettim. Birçok asker öldü, yaralandı, Kraliçe zor zamanlardan geçti. O kadar mutluyum ki, üzerimdeki bütün sıkıntılar gitmiş gibi hissediyorum."
"Aslında hiçbir sıkıntı bitmedi. Önemli olan bundan sonrası."
Jeongguk kimsenin yüzüne bakmadan, öylece izlediği balkon zeminine odaklanarak konuştu. Dalgın duruyordu. Kimse onun cümlesine cevap vermedi. Haklıydı.
Jimin abisine dönüp konuştu.
"Üzülmüş olmalısın."
Yoongi anlamadığı için kaşlarını çatıp kolları arasındaki kardeşine baktı.
"Ne için?"
Jimin omuz silkti.
"En değerli varlığını kaybettiğini söyledin. Sevdiğin kişi miydi? En yakın arkadaşın? O nasıl öldü?"
Herkes buruk bir gülümseme ile Jimin'e bakıyordu şimdi. Şovalye bile sanki dünyadaki en güzel sanat eseriymiş gibi incelediği zeminden gözünü çekmişti, asıl sanat eserini izlemek için.
Yoongi derin bir nefes aldı ve istemsiz olarak kollarını sıkılaştırdı.
"Çok sevdiğim biriydi Jimin-ah. Onu çok özledim ama o döndü. Ölmedi, merak etme. Üzülmüyorum artık."
Jimin sevinçle abisinin kollarından ayrıldı ve genişçe gülümsedi.
"Yaşadığı için mutluyum hyung. Bir gün onunla tanışabilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En el Libro ~{Jikook}~
Fanfiction"Siz benim Gardenya'msınız şovalye." Şovalye ilk defa duyduğu şey karşısında şaşırmıştı. Çekici yüzüne tezat tatlı bir şaşkınlıkla sordu miniğine. "Gardenya'da ne demek Minik Prens?" Hafif bir tebessüm bıraktı güzeller güzeli prens, duyduğu ve al...