12~Sen Kal Geriye

529 63 9
                                    

Geçmişimi Silmeme Yardım Eder Misin?
Herkes, Her Şey Gitsin Aklımdan. Sen Kal Geriye...


   Hani olur ya, boş gelir her şey. Uyumak, uyanmak, yemek, içmek, konuşmak, anlatmak, nefes almak... Hayatın kendisi boş gelir insana, anlam veremezsin, gelişine yaşarsın. Boşverirsin. Zaman ne getirirse, kaderinde senin için ne yazılıysa sorgulamadan onu kabul edersin. İçten içe kendini yersin, ne zaman bitecek ya da ne zaman başlayacak diye ama gıkın çıkmaz, çıksa bir işe yaramaz çünkü. Susmayı tercih edersin. Gelişine, bomboş bir şekilde yaşarsın. Jimin tam olarak bu şekilde yaşıyordu. Hisleri boştu, bomboş. Helyum gazı ile şişirilmiş bir balon gibi öylece rüzgara kapılmış yukarıya, en yukarıya süzülüyor ufacık bir darbede patlayacak olduğunu bile bile daha da yükseğe çıkmaktan çekinmiyordu. Elindeki geniş ağızlı, ince detaylarla süslenmiş çay fincanındaki Jiwon'un hazırladığı çaydan son yudumunuda alıp gözünü konuşmaya devam eden arkadaşına çevirdi.

   "Jimin, o gün harikaydın ama sonuçlarını düşünerek hareket etmeliydin. İki yıldır ortada yoksun ve hiçbir şey hatırlamıyorsun. Halk ortadan kaybolmanı görmezden gelebilir ama hiçbir şey hatırlamayan, yönetim hakkında ufacık bir bilgisi bile olmayan bir Prens olduğun duyulursa halkın ayaklanması kaçınılmaz olur."

   Bıkkın bir nefesle beraber yerinden ayaklanıp bir süredir içinde bulundukları balkonun demirliklerine kollarını yasladı. Günlerdir kendisininde düşündüğü şeyler bunlardı zaten, sanki Jimin bunların farkında değilmiş, kendi üzerine aldığı sorumluluğun ağırlığını bilmiyormuş gibi karşısına çıkan herkesin onu bu şekilde uyarması canını sıkmaya başlamıştı. Hafızasının belli bir kısmı zaten yerindeydi. Tek ihtiyaçları olan biraz zamandı ve bu zaman içerisinde abisi, sevgilisi ve arkadaşlarıyla beraber bir şekilde idare edeceklerdi zaten. Belki bunca gündür her biri Jimin'e aldığı sorumluluk hakkında çemkirmek yerine eğitimlerine yeniden başlamayı teklif edip ona birkaç şey öğretseydi bundan sonraki yönetim için birkaç adım atmış olurlardı bile.

  "Her şeyin farkındayım Jiwon. Her gün herkes tarafından duyduğum cümleler bunlar. Şovalyeler görevlerinden döndü mü diye bir kontrol et, eğer dönmüşlerse şovalye Jeongguk'a söyle, onu odamda bekliyorum."

   Arkadaşına bakmadan bahçeye sırtını dönüp balkon kapısından çıktı. Sakin ama hızlı adımlarla dik tuttuğu başını kimseye çevirmeden önüne bakarak odasına ilerledi. Arkasından fısıldayan çalışanların sesi boş koridor sayesinde kulaklarına doluyordu. Herkes günlerdir Krallarına karşı kendi oğlu tarafından yapılan bu olayı konuşuyordu. İnsanların odaklandığı tek şey Prensin yarattığı kaostu. Kimse Jimin'in kendi anne ve babası yüzünden yaşadığı hiçbir şeyi sorgulamıyor, onun, babasına aynı zamanda koskoca ülkenin Kralına karşı geldiği için değil asıl bunca şeye, onu yaşamak zorunda bıraktıkları bu hayata karşı göğüs gerdiği için ne kadar güçlü olduğunu konuşmuyordu. Düşündükleri Prensin yüzünde alaylı aynı zamanda da buruk bir gülümseme kondururken odasının kapısını açarak boynunda iplerini bağladığı pelerini sırtından uzaklaştırdı. Başındaki ağır tacınıda çalışma masasının üzerine koyup saçlarına ellerini daldırarak dağıttı. Odasının kapısı çalınıp kapı yavaşça açılırken arkasını dönüp hızlı adımlarla içeri giren şovalyenin kolları arasına resmen atladı. En son abisinin doğumgünü gecesi doğru düzgün görüşmüşlerdi ve o günden beri Jeongguk meşgul olduğu için planlanan randevularıda öylece iptal olmuştu. Jimin şikayet etmiyordu çünkü bulundukları durumda şovalyenin her iki krallığı, en başta da kendisinin şu anki durumunu düşündüğünü biliyordu ama bütün bunlar onu özlemesine engel değildi. Düşündükleri şovalyenin belindeki ellerini daha da sıkı sarmasına sebep olurken ondan pekte farklı durumda olmayan gençten keyifli bir kıkırdama duydu. Kafasını yasladığı omuzdan kaldırıp şovalyenin yüzüne sorarcasına baktı.

En el Libro ~{Jikook}~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin