13~ Sana Geliyorum

452 62 3
                                    

Ben Zaten Bir Tek Sana Gelmeyi Biliyorum...


  Şovalyenin sunduğu fikir ile krallığın dört bir yanına bir çok asker gönderilmişti. Yaşlı, genç, çocuk demeden herkesin ufacık bir arzusu bile dikkate alınmış ve yeni bir yönetim şekli oluşturulmuştu. Malum günün üstünden aylar geçmişti. Halk mutluydu, şovalye mutluydu, Jimin mutluydu. Eski Kral ve Kraliçe Yoongi'nin isteği üzerine Kuzey Krallığında halkla beraber küçük ve merkeze uzak bir kasabada yaşamaya başlamışlardı. Ne Jimin'in ne de Yoongi'nin onlara biraz bile acıması yoktu. Sonuç itibari ile aylar sonra bu zorlu süreç herkes için neredeyse son bulmuştu. Hatırlamak, yeniden öğrenmek ve koca bir Krallığı yönetmek Jimin'in düşündüğü kadar korkutucu olmamıştı. Belki de sevgilisi her zaman ona destek çıktığı ve zorlandığı her an ona sıkı bir kucaklaşma ve destek verdiği için böyle düşünüyordu Prens. Ne olursa olsun şu an sırtını göğsüne yaslayıp geniş yatağında beraber uzandığı adam olmasaydı biliyorduki hiçbir şey bu kadar kolay olmayacaktı.

  Yüzündeki memnun gülümseme ile başını yan çevirip saçlarını usulca okşayan ve parmak uçlarının değdiği her bir teli yüzündeki keyifli gülümseme ile izleyen şovalyeye baktı. Avucunu şovalyenin yanağına koyup baş parmağı ile bir iki defa okşarken konuştu.

  "Jeongguk."

  "Hm?"

  Şovalye odaklandığı şeyden bakışlarını ayırmazken Jimin gülmemek için dudağını ısırdı. Karşısındaki koca adam bazen Jimin'in inanamadığı kadar masum oluyordu.

   "Sıkıldım ben."

  Şovalye bakışlarını Jimin'e çevirip burnunun ucuna küçük bir öpücük bıraktı. Bu hareketin üstüne Jimin burnunu kırştırıp bir gülümseme sundu sevgilisine. Jeongguk bu görüntü karşısında derin bir iç çekip sordu.

  "Ne yapmak istersin meleğim?"

  Jimin dudaklarını bilmiyorum dercesine büzüp omuzlarını silkti. Gerçekten ne yapmak istediğini bilmiyordu ama uzun zaman sonra boş vakitleri vardı ve bunu güzelce değerlendirmek istiyordu.

  "O zaman daha önce yapmadığın bir şeyler yapalım. Meselaa.."

   Şovalye son harfi uzatıp Jimin'in heyecanla ona bakmasını sağlarken ne yapabileceklerini düşündü. Bu tarz şeylerde pek iyi değildi ve ona göre burada böylece sarılarak uzanmak kendisi için en iyi aktiviteydi.

  "Buldum."

  Jeongguk aklına gelen fikirle heyecanla yerinde doğruldu. Jimin de onunla beraber doğrulup merakla şovalyeye baktı.

  "Ne buldun?"

  "Sürpriz meleğim. Çok seveceğin bir şey yapmaya gidiyoruz. Hazırlan bakalım, beş dakika sonra kapının önünde buluşuruz."

   Prensin dudaklarına kısa bir buse bırakıp yataktan kalktı ve hızlıca odadan çıktı şovalye. Çok iyi biliyordu, az sonra Prensi dünyanın en mutlu kişisi olacaktı.

   İkilinin hazırlanıp yola koyulması ile beraber sonunda Jeongguk'un gitmek istediği yere ulaşmışlardı. Jimin dört tarafı çiçeklerle çevrili, çiçeklerin ortasından geçip küçük bir kulübeye ilerleyen çakıl taşlarıyla dolu yolu büyülenmişçesine seyretti. Çiçekleri sevmezdi, ama bu onların güzel manzaralara sebep olduğu gerçeğini değiştirmiyordu ve Jimin şu an gözlerinin şahit olduğu görüntüden fazlasıyla memnundu. Şovalye kulübenin sahibi ile konuşmasını bitirip etrafı hayranlık dolu bakışlarla izleyen miniğinin yanına ilerledi. Ellerini kavuşturup tıpkı Prens gibi etrafta gözlerini gezdirdi. Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu.

En el Libro ~{Jikook}~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin