"zamanını harcadığın şeylerin bile değeri azalıyor. insan gün ve gün eksiliyor insana. coğrafya daralıyor, zaman tükeniyor ama insan sevmekten vazgeçmiyor."
Bana gelişinin üzerinden birkaç gün geçti. Eski hâlimize yavaş yavaş dönüyoruz. Benden başkalarına, öğrendiğin şeylerin çoğunu hâlâ anlatmıyorsun. Yeni şarkılar keşfediyorsun ama bunu hâlâ ikimiz biliyoruz. Her şey bizim aramızda.
Ah, Yosun. Ne kadar da güzelsin.
Suratıma yerleşen aptalca gülümsemelerden biriyle sınıfın kapısından içeri girerken gözlerimiz buluşuyor. Çantamı sıramın üstüne bırakarak ceketimi çıkarıyorum.
Gözlerim, gözlerinde.
Çıkardığım şeyin yalnızca bir ceket olmasına rağmen bedenimi aniden bir utanç sarıyor ve kafamı başka yöne çeviriyorum. Bakışlarını hâlâ üstünde hissediyorum.
"Niye bu kadar geç geldin Kaya?" diye sesleniyorsun, oturduğun yerden kalkıp yanıma doğru gelirken.
"Dersin başlamasına 20 dakika var. Sen niye bu kadar erken geldin Yosun'um?"
Gözlerini devirip gülüyorsun. Kalçamı sırama yaslayıp ellerimi iki yanıma koyuyorum.
"Yosun'um mu?"
Ellerini boğazına götürüp kusuyor gibi yapıyorsun. Gülüyorum.
"Çok tatlı ve kibarsın yine."
"Teveccühünüz." Telefonunu arka cebinden çıkarıp kulaklığını takıyorsun.
"Bir şarkı ve harika bir hikaye öğrendim. Yaklaş biraz."
Kafamı sana doğru uzatıyorum ve kulaklığın birini kulağıma takıyorum.
"Balım, Mademoiselle Noir etrafındaki insanlar tarafından yanlış anlaşılan ve trajik bir kaderle kargaşan bir kadının çok üzücü bir hikayesiymiş. İnsanlar onu kötü ve şeytani olarak gördüler çünkü onunla aynı dili konuşmuyorlardı. Bizden farklı olanı yanlış anlar ve kötüleriz. Kötülediğimiz sey masum ve güzel olsa bile bunu öğrenmek istemeyiz. Mademoiselle Noir kalbi kırık bir kadındı. Tek yaptığı kendini biraz bile olsa ifade etmeye çalışmaktı. Kendisi ruhu gibi siyaha bürünmüştü. Teni soluktu ve hasta görünüyordu. İçten içe yardım istiyordu. İnsanlar onun bu halini anlamak istemediler Aynı dili konuşmadıkları için gerçekte ne söylediğini anlamadılar. Görüntüsünden ötürü söylediklerini şeytani olan şeylerle bağdaştırdılar. Ona iblis dediler ve onu tıpkı cadıları yaktıklan gibi yaktılar. Kadın ise ölüm onun için gelirken bile onu kurtaracak bir prensin gelmesini bekliyordu. Son bir umut ile sözlerini söyledi ama insanlar asla anlamadi. Sonunda ise yandı ve öldü. Rapunzel'in hikayesi bu dönemdeydi. Rapunzeli sadece bir peri masalı olarak görüp güzel olduğunu düşündüler ama sonra gerçek hayatta gerçekten bir Rapunzel ile karşılaştıklarında onu bir canavar olarak gördüler. Peri masalında bunun tatlı ve masum olduğunu düşünmüşlerdi. İnsanlar farklı olan şeyleri sevmez ve yok etmek isterler. San saçlan olan çekici bir Rapunzel yerine kalbi kırılmış ve siyaha bürünmüş bir Rapunzel gördüklerinde yaptıklar gibi."Başımı omzuma başını yaslayan Yosun'una yasladım.
"Ne kadar da üzücü. Bahse varım ki kadın çok güzeldir."
"Olmasa bile neden böyle yaparlar ki? İnsanları kendi standartlarına göre yargılamışlar."
"Bunu günümüzde yapan birçok insan var. O zamandan sonra bile." dediğimde sustun.
Haklıydım. Ve denilecek bir şey yoktu. Şarkı bir kez daha çalmaya başladı.
Burnumu saçlarına daldırdım.
"Şampuanın tenine çok yakışıyor." diye fısıldadım. Gülümsediğini biliyordum. Hissediyordum ya da.
Şarkının son nakaratı çaldığında bedenini benden ayırdın. Kulaklığına doğru uzanırken mırıldanıyordun.
"Moi je m'appelle mademoiselle Noir
Et comme vous pouvez le voir
Je ne souris, ni ris, ni vis
Et c'est tout ce qu'elle a dit."*İstemsizce gülümserken sesinin güzelliğine, benden uzaklaştın ve yerine oturdun.
Bunca zaman sonra bile sadece neden gittiğim gün bana sarıldın asla anlayamıyorum. Elimi tutuşun, yanağımı hatta göz kapaklarıma kondurduğun buselere rağmen neden bir kez olsun bile bana neden sarılmadın? Herkes gibi sana kötü olmadığım için mi yoksa başka bir neden mi, hâlâ bilmiyorum.
_
*: Şarkıdan bir kesit.
Türkçesi:
Benim adım Mademoiselle Noir
Ve gördüğün gibi,
Gülmüyorum, gülmüyorum ya da yaşamıyorum.
Ve tüm söylediği buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna|gxg
Short StoryHayatınızı değiştiren bir kadın en yakın arkadaşınızla çıkıyor ve sizi hiç anlamıyor diye ülke değiştirdiniz mi? Ben değiştirdim.