"burnunda tütebilmem için daha kaç kere yanmam gerek?"
"Biliyor musun? Bıktım ben." dedim ellerimi iki yana açarak. "Bıktım. Peşinde koşmaktan, beni görmemenden."
Kaşlarını çattı.
"Ne? Anlamadım."
"Sorun da bu ya. Beni hiçbir zaman anlamadın. Sana açıkça veya kapalı bir şekilde sana aşık olduğumu söyledim." Güldüm. "Beni hiç anlamadın."
Dudakları titrediğinde dişlerimi sıktım. Onu gerçekten kırmıştım ve bunu hiç yapmak istemiyordum. Planlarım böyle değildi. Ona benim sevgimden hiç bahsetmeyecektim. Bu lanet gün, onun sevgilisiyle olan dansını izlediğim için hüzünle bitecekti. Her şeyi boklaştırmıştım.
"Bana mı aşıksın?"
Güldüm. Deli gibi kahkaha attım. Göz yaşlarım gözlerimden süzülene kadar güldüm. Sonra da yalan söyledim.
"Şaka yapıyorum. Yüzünün ifadesini görmeliydin."
Elini kahküllerine götürerek onları düzeltti. Anlam vermeye çalışıyordu. Biliyordum.
"Sen bu konularda şaka yapmazsın ki."
Sikeyim.
Beni düşündüğümden daha fazla tanıyordu.
"Seni kandırdım. Buradan gitmeden önce yaptığım son şaka olsun istedim. Ama bok gibi oldu. Kusura bakma. Sen Çağrı ile olan dansına geri dön."
Sonlara doğru titreyen sesimi ona fark ettirmemeye çalıştım.
O da fark etmedi zaten.
"Cidden gidecek misin?" diye sorduğunda kafamı salladım yavaşça.
"Burada duramam biliyorsun."
"Bilmiyorum aslında."
"Artık öğrendin o zaman."
Birkaç adım atarak karşıma geçti.
"Neden gidiyorsun?" diye sordu gözlerime bakarak. Aramızda 5-6 santimlik bir boy farkı vardı o yüzden kafası hafifçe bana doğru kalkmıştı. Birkaç saniye gözlerine baktım. Dudaklarını inceledim. Burnuna baktım. Yüzünü hafızama kazımaya çalıştım.
"Burada durdukça kalbim acıyor."
Yüzüme bir süre baktı o da. Aklıma daha önce yakın olmamıza rağmen bir kez bile sarılmadığımız geldi. Gözlerim doldu, kafamı sağa çevirdim. Onun yüzüne biraz daha bakarsam küçücük bir kız gibi ağlayacaktım. Yutkundum. Camdaki işlemeleri inceledim.
Ona söyleyemediğim her şey zihnimde dönüyordu.
"Bana bak." dedi. Bakmadım. Yüzümü çevirdi, eliyle hafifçe çenemden tutup. "Kahverengilerin dolmuş, ilk defa seni böyle görüyorum."
Elini yüzümden çekti. Tutup öpmek istedim ellerini. Yapamadım.
"Gitmek istemiyorum. Ama zorundayım." dedim sessizce. "Gitmezsem beni bu şehir yutacak. Ufacık kalacağım. Omuzlarım sarsılacak."
"Gitmeni istemiyorum. Ama zorundasın." dedi benim gibi sessizce. "Gitmezsem seni bu şehir yutacak. Ufacık kalacaksın. Omuzların sarsılacak."
"İlk ve son kez sarılayım mı sana?" dedim ürkekçe, sesim titriyordu.
Kollarını boynuma doladı. Beline sardım kollarımı. İlk kez sarıldık o gece. İlk kez. İki yıl boyunca ilk kez. Burnumu saçlarına batırdım.
"Gitmeme rağmen bir kez ararsan sabahına uçağa binmiş olurum. Her daim dizlerin kanadığında yaralarını sarıp öpeceğim. Tamam mı?"
"Biliyorum." dedi, göz yaşları omuzlarımı ıslattı. "Sana, bana davrandığın gibi hiç davranamadım. Özür dilerim."
"Sorun yok."
"Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim." dedi ve birkaç kez daha. Kollarımdan ayrıldı. Üzüldüm. Kenara attım sonra üzüntümü. Bilsin istemedim. Son dans zili çaldı.
"Gitme vakti geldi." dedim.
Gözlerini sildi.
"Hadi gidelim." dedi ve beraber içeri doğru adımladık. Yan yana yürüyorduk. Normalde kimsenin yanımda yürümesine izin vermezdim. Ya hep bir adım önde ya da arkada olurdum ama ona göre atıyordum adımlarımı. O bilmiyordu bunu tabii.
İçeri girdik. Sevgilisinin yanına döndü. Sevgilisi, benim yakın bir arkadaşımdı eskiden. Evet, yakındık. Çıktıklarını duyduğumda yıkılmıştım. Bunu belli ettirmedim ama onu ikide bir üzüp durduğu için bir kez ağzını burnunu dağıtmıştım. O günden beri konuşmuyorduk.
Köşede bir masaya geçip gecenin son dansını yapanlara baktım. Bu danstan sonra birkaç kişi şarkı söyleyecekti. Bu kişiler arasında ben de vardım. Dayanabilir miydim, bilmiyordum.
Daha sonra yanıma benden hoşlandığını söyleyen bir kız geldi. Onun arkadaşı. Fazla kötü davrandığım biri.
"Sana onu mu seviyorsun diye sorduğumda hayır demiştin. Ama bakışların acı çektiğini haykırıyor." dedi. Ona dönmedim. İkisini izlemeye devam ettim.
"Beni yalnız bırakır mısın? Saçmalıklarını dinlemek yerine arkadaşımın mutluluğunu izlemek istiyorum."
"Hâlâ inkâr ediyorsun demek. Harika. Sevgini kabullenseydin mutlu olabilirdin." dedi.
Ona döndüm.
"Diyelim ki onu seviyorum ve kabullenemiyorum, sen kabullendin geldin ve bana söyledin. Ne fayda etti? Mutlu musun?"
"Benim şansım yoktu. Sevdiğim başkasını seviyor."
Göz devirdim. Ayağa kalktı. Uzaklaşmaya başladı ama son bir şey söyledi.
"O seni görmüyor. Sen onun için ölmeye devam et."
Haklıydı.
Ah be Yosun, burnunda tütebilmem için daha kaç kere yanmam gerekecek?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna|gxg
Cerita PendekHayatınızı değiştiren bir kadın en yakın arkadaşınızla çıkıyor ve sizi hiç anlamıyor diye ülke değiştirdiniz mi? Ben değiştirdim.