"senin hüküm sürdüğün bir dünya vardı kafamda, kafamı ipin ucuna geçirtip sandalyemi ittirdiğin zaman bile ben senin ne kadar güzel olduğunu düşünürdüm."
Ben kötü biriyim. Şiddete eğilimli, güzel bir aile hayatı yaşayan, küfür kullanan, kaba biri.
Eskiden böyle biri olmadığımı düşünürdüm. Hatta kim böyle düşünüyorsa düzeltmeye çalışırdım. Saatlerce konuşur dururdum.
Ama şimdi kendimi dünyanın en günahkarı gibi hissediyorum. Sanki çok uzakta biri ölmüş, nasıl olmuşsa olmuş, kanını benim üstüm de bulmuşlar gibi hissediyorum. Ben her yolu denedim kötü olmamak için ama adımı kimseye unutturamıyorum.Hiçbir insan kırılmamalı. En azından sokağın ortasında bağırıp ağlayacak kadar.
İnsan utangaç bir varlıktır. Kirli diye adlandırılan şeyleri sokağın ortasında yapmak istemezler. Yaparlarsa diğerleri onu sevmez diye düşünürler. Sokakta kahkaha atmaz, dans etmez insanlar. Normal olanları yani. Normal bir şey var mı sahi Yosun? Yoksa hepsi yanılsama mı? Aynada gördüğün sen misin? Yoksa dışarıya sunduğun kişi mı? Sen kimsin Yosun? Sen kimsin ve neden benim kalbimde hüküm sürüyorsun?
İnsan saklanılmak zorunda bırakılmamalı.
Bir şeyleri saklamaya çalışıyoruz birbirimizden, acılarımızı siper edinip ikide bir de gülümseyerek üstelik. Belirlenmiş bir sınırı koruyoruz aramızda, hayatın kirine büyük pencereden bakarken. Geleceğe kalın çizgilerle gitmek ister gibi, geçmişin ince ince sızılarıyla.
Ağlayınca üzülmemeli insan. Ağlamaktan utanmamalı. Kaçmamalı. Kaçacak zorunda bırakılmamalı.
Ama sen Yosun, sen beni o gün sokağın ortasında bağırıp ağlayacak kadar üzdün ama ben sana dur bile diyemedim.
-
"
Ben sana bunu almıştım." diyerek elimdeki kutuyu uzattım. "Biliyorum. İstemiyorum dedin. Ama içimden geldi. Zaten daha doğum günün değil. O yüzden bu sayılmaz. Değil mi?"
Bana gülümsedi.
Kafamda bana nasıl gülümser diye düşünürken sevgilisi geldi onu yanına çağırdı. Gitti, konuştular birkaç dakika.
Ben sırtını izledim.
Yosun hep çekip gittin.
Ben gidişlerinde sırtını ezberledim.
Sonra yanıma geldin.
"Biraz konuşabilir miyiz Kaya?" diyerek suratını garip bir ifadeye soktun. Kafamı salladım. Yürümeye başladık. Bahçeye doğru. Çiçekler senin yanında bir hiç Yosun. En güzel çiçek sensin.
"Bak Kaya, biliyorsun Çağrı ile çıkıyorum." duraksadın.
Biliyordum neyin geldiğini. Yapmıştı o yine yapacağını. Ben yandığımla kalacaktım.
"Ve o senden pek haz etmiyor. Ve-"
"Konuşmayı mı keseceğiz?"
"Ne?"
"Konuşmayı mı keseceğiz, dedim."
Kafanı üzgünce salladın. Ben hafif tebessüm ettim. Bütün acılarımı onda gizledim.
"Sorun yok. Anlıyorum."
"İste-"
"Çağrı bekler Yosun. Git sen." dedim. Anladın demek istediğimi. Beni ona tercih ettiğini yüzüne vurduğumu.
Kafanı salladın. Arkanı döndün ve gittin yine.
Kırıldım ve kızdım Yosun.
Bu kırgınlığım ve kızgınlığım senin beni kırışına değil. Kırıp toplamaya bile çalışmadan çekip gidişine. Bana olan kalpsizliğine.
Kalpsizliğine bir kalp verdim Yosun.
Sen onu çiğneyip suratıma tükürdün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna|gxg
Short StoryHayatınızı değiştiren bir kadın en yakın arkadaşınızla çıkıyor ve sizi hiç anlamıyor diye ülke değiştirdiniz mi? Ben değiştirdim.