15. Bölüm

79 7 0
                                    

Söyler misiniz, akıl kalpten daha mı iyi yönlendirir insanı?

Gerçekten merak ediyorum! İnsanlar aklınla kalbin arasında kalırsan, kalbinin sesini dinle der her zaman. O zaman neden kalbimizin sesini dinlediğimiz herşeyde, her yerde mantık arıyoruz?

Ben şuan kalbimin bana hissettirdiklerini de, çırpınışlarını da duymak istemiyordum.

Çünkü ben bu kadar hızlı atan bir kalbi, artık duymak istemiyordum.

Ah Mirza!!

Beni ellerinle bir girdaba sokup, tekrar sen çıkartıyorsun. Ve bunu yaparken de yüzüme bile bakmıyorsun. Aynı şuan ben sana bakarken bana bakmadığın gibi. Ben bir anlam yüklemeye çalışırken senin zaten anlaşılması imkansız olman gibi.

Düşüncelerimi bir köşeye atıp elimde ki telefona tekrar baktım. Mesajı bir daha okudum. Ne diyebilirdim ki, sanane mi yazsaydım? Yada istediğime gülerim seni ne ilgilendirir falan mı?

Sıkıntılı bir nefes verip hiç bir şey yazmamaya karar verdim. Ayrıca istediğime güler istediğimle konuşurdum. Ona neyse.

Hem kendisi yanındaki kızla gülüp eğleniyordu. Bana gelince mi sorun oluyor?

Ben kafamda kurup dağıtırken, abimin bana seslenmesini yeni duyuyordum.

"Abim yemeğin soğuyor neden yemiyorsun?"

Abim bana söylemese önüme ne zaman bırakıldığını bilmediğim yemeğin farkına bile varmayacaktım. Önümde duran Adana kebabına baktım. Size iştahım kaçtı mı demiştim? Ah unutun, şuan önümdekini yemek için kazağımın kollarını hafifçe sıyırıyordum.

Ben yemeğime başlarken közlenmiş acı biberleri de arada ağzıma atmayı unutmuyordum. Adanalıydım sonuçta acı kim sevmezki?

"Bakın Hira Adanalı olduğunu nasılda belli ediyor. Bu kadar acı yenir mi kızım?"  Arya yüksek sesle konuştuğunda bakışlar bana döndü. Ağzımdaki lokmayı yutup bir yudum ayran aldım.

"Ben alışkınım, ayrıca kebap bu acısız yenir mi?" dedim tebessümle.

"Ay acı yiyerek ne zevk alıyorsunuz anlamadım? Valla ben ağzıma bile süremem."

Geldiğinden belli ilk defa konuşan Mirza'nın yanındaki sarışına baktım. Gerizekalı ne olacak. İyi ki sevmiyordu acıyı yoksa ben bırakırdım sevmeyi.

"Zevk meselesi Melek," dedi Sinan. Demek adı Melek. Valla melek gibi de kızmış diyen iç sesime küfürler savurdum. Sanane kızdan Hira! Sanane!

Sessizlikle hiç cevap vermeden yemeğimi yedim. Arada Mirza'nın bakışlarını hissetsemde inatla bakmayacaktım ona.

Arada sorulan sorulara cevap vermek dışında konuşmadım. Mirza'nın Melek denen kızla konuşmaları uğultu şeklinde kulağıma geliyordu.

Aslında Mirza genel olarak herkese karşı mesafeliydi, ama gözlemlediğim kadarıyla hiç birine bana olduğu kadar soğuk değildi. Melek denen kızla bile birşeyler paylaşabiliyordu. Gayette sakin görünüyordu. Ama biz iletişime geçtiğimiz an ipler geriliyor ve daha ne olduğunu anlamadan onun öfkesiyle karşılaşıyordum.

Abime lavaboya gideceğimi söyleyip oturduğum yerden kalktım. Onu düşünmek istemiyordum. Bu yüzden bir elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeliydim.

Lavaboya gidip aynaya baktım. Simsiyahtım şuan. Saç rengime kadar siyahtı üzerimdeki herşey. Oysa o kız cıvıl cıvıl giyinmişti.

Allahım yatdım et! Neler oluyor bana? Neden kendimi onunla kıyaslıyordum? Neden kendimi bu kadar kötü hissediyordum? Lütfen biri bana bunun cevabını versin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 24, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAZAN MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin