12. Bölüm

53 5 0
                                    

Nefessiz kalmak nasıldır bilir misiniz? Ben çok iyi bilirim.

Evet bir çok kez yaşadım bunu, nefessiz kalmak ne demektir iyi bilirdim. Ama bu çok farklıydı.

Panik atak krizi geçirirken alamadığım nefes gibi değildi. Çırpınmaya çalışmıyordum mesela. Sadece unutmuştum. Evet, evet kesinlikle buydu, nefes almayı unutturacak cinstendi.

Bu sefer farklıydı işte, ben elimde olduğu halde nefes almıyordum. Tekrar söylüyorum ki, bu adam benim dengemi alt üst ediyordu.

Nefes kadar muhtaç mıydım ona?

Bilmiyorum!!

Tek bildiğim, iyi şeyler olmayacaktı. Mirza benden hoşlanmadığı halde, tabiri caizse onun dibinden ayrılmamamı söylüyorsa, hemde hiç iyi şeyler olmayacaktı.Düşüncelerimi bir köşeye fırlatıp, Mirza'nın gözlerine baktım.

Şaşkındım; böyle bir duruma dahil olduğum için. Öfkeliydim; sesimi çıkartamadığım için.

Bakışlarımı yüzüne sabitledim.

"Her gittiğim yere seninle gidemem" dedim ses tonumu yükselterek. Hayatımı zindana çeviriyordu ve benden hiçbir şey yapmadan susmamı bekliyordu.

Benim söylediklerim umrunda değilmiş gibi bana baktı ama umrunda olmalıydı.

"Beynin almıyor mu kızım? Adamlar peşinde fırsat kolluyor. Şu belayı def edene kadar benimlesin."

Buydu işte o söyler ben kabul ederim. İtiraz hakkım olamaz, çünkü o hep haklı olurdu.

"Sen saldın bu belayı başıma" dişlerimin arasında tıslayarak konuştum. Ve haklıydım herşey onun yüzündendi.

"Bana bilmediğim bir şey söyle"

Rabbim kafayı yiyeceğim. Abim duyarsa ne yaparım. Annemi saymıyorum bile. Araba hâla hareket halindeyken ben Mirzaya baktım.

"Peki şimdi ne yapacağız" dedim gözlerimi devirerek.

Sıkıntıyla nefes verdi. "Şimdi bana geçeceğiz" dedi. Tam itiraz edecektim tekrar konuştu.

"Dün olanlardan sonra evde tek kalmak istemezsin değil mi?"

Evet hep olduğu gibi yine haklıydı. O evde bırak tek kalmayı, gidip görmeye bile tahammülüm yoktu.

Bu yüzden sessizce yüzüne baktım. Bir an oda bana baktı ve sessizliğimden onaylamış olduğumu pardon onaylamaktan başka çaremin olmadığını anladı.

Yola devam ederken susuyordum çünkü konuşmamın bize ve bu olaya hiçbir faydası olmayacaktı. Mirza'nın  evine kadarda sustum.

Araba durup indiğimde onunla beraber asansöre ilerledim. Asansöre ikimiz bindiğimizde sanki gidecek başka yerim varmış gibi en köşeye kaçtım.

Tekrar ve tekrar söylüyorum ki ona yakın olmak dengemi bozuyordu. Asansörden gelen sesle beraber kapılar açılınca hemen kendimi dışarı attım. Mirzada gelip cebinden çıkarttığı anahtarla kapıyı açtı ve içeriye girmem için eliyle buyur etti.

Eve girip kendimi koltuklardan birine attığımda, oda gelip karşıma oturdu.

"Bak bu işi temizlemeye çalışıyorum. Bana inanman lazım."

"Sana inanmak mı? Bana neyin içinde olduğumu bile anlatmıyorsun. Başımda nasıl bir bela var bilmiyorum. Lanet olsun dünden sonra yüzüne bakarken bile utanıyorum."

Gözlerim içinde biriktirdiği sıvısını akıtmak isterken, ben geri göndermek için inatla savaşıyordum. Mirzaya baktığımda onunda yüzünün sertleştiğini ve bakışlarının koyulaştığını gördüm.

HAZAN MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin