Kesinlikle ve kesinlikle bazı insanları ne kadar empati kurarsanız kurun, ne kadar anlamaya çalışırasanız çalışın anlayamazsınız.
Evet, ben şuan Mirzanın ne yapmaya çalıştığını yada aklında neler döndüğünü bir türlü anlayamıyordum.
Bu adamın derdi neydi? Aramızda bir şey varmış gibi göstermekte neydi? Mirza, kesinlikle bir insanı çıldırtabilecek kapasitede bir insandı.
Karşımda hala ismini hatırlamadığım adamda aynen benim gibi şok olmuş gözlerle Mirzaya bakıyordu.
Mirza bizim şok olmuş suratlarımızı görünce alayla dudakları kıvrıldı. Pislik herif, şu durumdan bile zevk alıyordu.
Daha fazla bu duruma katlanamayacağımı anladım ve hemen söze girmeye çalıştım telaşla.
"Hayır bakın yanlış anladınız.Ben burdayım ama Mirza beni evimden aldı." Bu sefer dahada saçmalayarak konuşmuştum.
Mirza beni evimden aldı ne demekti ya, of Hira of.. Derin bir nefes alıp bu sefer bakışlarımı sinirle Mirzaya çevirdim.Benim bu telaşlı halimden o kadar zevk alıyordu ki, bu her halinden belli oluyordu.
"Ya sen ne saçmalıyorsun.Bizi yanlış anladı!!" Bir şeyleri düzeltmesi için ses tonumu olağanca yüksek tutmaya çalışmıştım.
"Sakin ol küçük cadı!"
Gözlerimin içine bakarak kurmuştu cümlesini. Bu sefer ses tonu daha fazla eğlendiğini gösterircesine, usulca yayılıyordu etrafa.Ardından bakışlarını gözlerimden çekip gelen ve hala şaşkınca bize bakan arkadaşına çevirdi.
"Sende ayıp ettin Sinan! Henüz göz zevkimi yitirmedim."
Ahh! Gerçekten çığlık atmak istiyorum.Bir yanım yanlış anlaşılma düzeldi diye sevinirken, diğer yanımsa bu adam beni aşağılayınca eline ne geçiyor diye düşünmeden edemiyordu.Ayrıca göz zevkini yitirmemişmiş.Sanki ben sana koşarak geliyordum. Gıcık şey!
Ben sinirle solurken, Allahtan söze adının Sinan olduğunu öğrendiğim arkadaş girdi.Yoksa hiçte iyi şeyler olamayacaktı.
"Oh be! Abi ödüm koptu." Koltuğa doğru ilerleyip otururken kurmuştu cümlesini.Ardından aklına bir şey gelmiş gibi tekrar bize baktı.
"Gecenin bir vakti senin burda ne işin var peki Hira!"
Bende karşıdaki ikili koltuğa oturdum.Kendimi acındırmak istemiyordum, daha doğrusu kimsenin bana acımasını istemiyordum.Bu yüzden hastalığımdan bahsetmekten pek hoşlanmam.
"Ben biraz rahatsızlandım. Elektiriklerde gidince Mirzayı aramak zorunda kaldım."
Biraz çekinerek kurmuştum cümlemi. Ardından Mirzada tekli koltuğa oturdu.Sinan tekrar bana dönerek konuştu.
"Anladım" dedi başını sallayarak "Bize biraz kendinden bahsetsene Hira!" Hiç tanımadığım insanlara kendimden bahsetmek hobilerim arasına girmiyor diyecektim ama, çenemi tutmayı başarabilmiştim.
"Şe-y ben, öyle kendimi anlatabilecek kadar muhteşem bir insan değilim. Sıradan bir genç kızım işte" ne diye bilirdim ki başka?
"Kaç yaşındasın peki?" Neden bana soru sorup duruyordu ki?
"Yeni 18 oldum" dedim, Mirza hiç bir tepki vermeden sadece yüzüme bakıyordu.Bir an yüzümde bir şey mi var acaba diye düşünmedim değil.
"Konuşmayı pek sevmiyorsun heralde?" Bu soruyu Sinandan beklemiyordum, çünkü yeni tanıştığım bir insanla ne kadar konuşabilirdimki.Onunda benim gibi düşünmesini beklemek hataydı galiba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAN MEVSİMİ
Teen FictionNe kadar tuhaf değil mi?" Bu sefer yaşadıklarımı düşünerek kurmuştum cümlemi. Belkide bu şekilde başlayabilirdim teşekkür etmeye. "Tuhaf olan ne?" Mirza'nın dikkatini çekmiş olacak ki, konuşmama kayıtsız kalmadı. Başımı Mirza'ya çevirip gözlerine ba...