Herkesin hayatında yaşamayı istemeyeceği anlar vardır.Yaşamaktan korktuğumuz günler gibi, benim bugünü yaşamak istemediğim gibi mesela.O gün eve geldikten sonra, abim annemle uzun bir konuşma yapmıştı.Annem evlenmeden birlikte oldukları için abime kızıp, bağırıp, çağırsada, bir torunu olacağı için çok heyecanlıydı.
Bugün kimseyle paylaşamadığım abime kız istemeye gidiyorduk.Ben gelmek istemediğimi söylememe rağmen, bu isteğim kesin bir dille reddedilmişti.Açıkcası Mirza denen o herifle bir daha karşılaşmak istemiyordum.
Düşüncelerimden sıyrılıp saate baktığımda neredeyse öğle olacaktı.Bakışlarım masanın üstündeki fotoğraf karesine takıldı.
Babam ve benim fotoğrafım vardı.Babamla ilgili çok fazla anım yoktu.Onu kaybettiğimizde ben 8, abim ise 16 yaşındaydı.Ölümü ise hiç beklemediğimiz bir anda olmuştu. Pazar günüydü, babamla abim balık tutmaya gitmişlerdi.Eve geldiklerinde, tuttukları balıkları hazırlaması için anneme vermişlerdi.Annem sofrayı hazırlamıştı.Benle abim didişerek masaya geçtiğimizde, ikimizde masanın başında ayakta dikilen babama baktık.Bir eli sandalyeden destek alıyor, diğer eli ise kalbinin üzerinde duruyordu.Yüzü sararmıştı.Birden gözleri kaydı ve yere yığılmıştı.
Sonra... Sonrası acı..
O günleri atlatmak hiç kolay olmamıştı.Üçümüz, sadece üçümüz vardı.Başka kimsemiz yoktu artık bizim.Teselliyi hep birbirimizde bulduk.Acılarımızı hep kendimiz sardık.Elimin üzerine damlayan sıvıyla kendime geldim.Ağladığımı fark etmemiştim bile.Yerimden kalkıp aynanın karşısına geçtim.Uzun zamandır aynaya bakmadığımı fark ettim ve kendimi inceleme fırsatı buldum.
Esmer bir kızım.Siyah, belimi aşan saçlarım vardı.Açıkcası saçlarımın bana yakıştığını düşünüyordum.Orta boylu biriyim ne uzun, ne kısa, tabi abimin yanına geçince cüce katagorisine giriyorum o ayrı bir konu.Zar zayıf biride değilim.Kilomun orantısı her zaman dengede olmuştur. Tabi anneme sorarsanız karnımın belime yapışacağını söyler.
Aynadan bakışlarımı çekip, daha fazla oyalanmadan salona gittim. Annemi televizyona bakıp gülerken görünce, şaşkınlıkla ağzım aralandı. Ne var bunda demeyin.Televizyon kapalı olursa sizde şaşırırdınız.
"Ayşom, hayırdır özel yeteneklerin varda biz mi bilmiyoruz? Televizyon kapalıyken bile açıkmış gibi izleyebiliyor musun yoksa?"
"Ayy Hira saçmalama kızım, bugün abine kız istemeye gidiyoruz. Ben gülmeyeceğimde kim gülecek?" Mutluluğunu sesinden anlıyabiliyordum.Tabi bir tanecik oğlunu evlendiriyor.
"Aman anne ne meraklıymışsın abimi evlendirmeye, hem abim nerde yoksa korkup kaçtı mı?" Diye bir espiri yaptım komik olmadığını bildiğim halde.
"Hayır kızım kaçmadı.Çikolata ve çiçek yaptırmaya gitti."
Hiç birşey demeden kendimi koltuğa bıraktım.Aman bide korksunlar, ya kızı vermezlerse diye. Hayır sanki herşey normalmiş gibi davranmaları garibime gitmiyor değil.Hele ki aramızdaki sınıf farkını benden başka kafaya takan olmaması ayrı bir ironiydi.
*******
Son bir kez aynadaki yansımama baktım.Cafeye giderken giymekten vazgeçtiğim, dizimin bir karış üstündeki, siyah askılı elbisemi giydim.Düz olan saçlarımı elimle düzelttikten sonra olduğu gibi bırakmayı tercih ettim.Siyah beyaz karışımı babetlerimide ayağıma geçirdikten sonra odamdan çıkmaya karar verdim.
Kapımı açtığımda abiminde odasından çıktığını gördüm.Lacivert spor takım elbisesinin içinde gerçekten yakışıklılığın dibine vurmuş abimi izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAN MEVSİMİ
Teen FictionNe kadar tuhaf değil mi?" Bu sefer yaşadıklarımı düşünerek kurmuştum cümlemi. Belkide bu şekilde başlayabilirdim teşekkür etmeye. "Tuhaf olan ne?" Mirza'nın dikkatini çekmiş olacak ki, konuşmama kayıtsız kalmadı. Başımı Mirza'ya çevirip gözlerine ba...