23

3.8K 423 366
                                    

sabah alarmımın sesiyle uyanmıştım, kaşlarımı çattım. Bugün hafta sonuydu, niye alarmımı kapatmamıştım ki? Yanımda yatan minik kızımı gördükten sonra gülümsedim ve uyanmaması için alnına küçük bir öpücük kondurdum. Gerindikten sonra oturur pozisyona geldim ve ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Sabahlığımın ipini sıkıca bağladıktan sonra mutfağa gidip sıcak su koydum kahve için, sonrasında duşa girmiştim. İşimi hallettikten sonra hızlıca giyindim ve mutfağa gidip kahvaltıyı hazırladım.

Masa hazır olduğunda Hye Min'in yanına gittim ve onu yavaşça uyandırdım.

"bebeğim..." alnına yine öpücük kondurdum. Gözlerini açtı ve birkaç saniye anlamaya çalıştı sonrasında gerinip "günaydın anne." dedi gülümsedim. "günaydın bebeğim, hadi yüzünü yıka kahvaltımızı yapalım." yataktan inip mutfağa geçtim tekrardan. Sıcak sütünü bardağa doldururken aklıma Taehyung gelmişti. Birbirimize sevdiğimizi söylediğimiz günden bu yana bir hafta geçmişti. Sevgili miydik? Gerçi ikimiz de otuz yaşını geçmiş olgun insanlardık, sevgililik bizim için de geçerli miydi? Daha bu durumdan Hye Min' bahsetmemiştim, nasıl bir tepki verirdi bilmiyordum, hemen kabul etmesini de elbette beklemiyordum fakat kabul etmezse de üzülürdüm. Uzun zamandır böylesine duygu seline kapılmamıştım.

Taehyung... anlamadığım bir şekilde bana iyi geliyordu. Wook'un açtığı yaralara merhem oluyordu ve bu bana kendimi iyi hissettiriyordu. Beni seviyordu, bana kendimi değerli hissettiriyordu.

Daha Taehyung da Min Ho'ya söylememişti, o nasıl tepki verirdi kestiremiyordum ama Hye Min'den daha fazla duygusal düşüneceğinden emin gibiydim. Çünkü o annesini kaybetmişti, kayıp çok acı bir şeydi, belki de beni babasının yanında istemeyecek, sınıf arkadaşının annesi olarak kalmamı isteyecekti. O zaman ne yapardık? İkimiz de çocuklarımızın üzülmesini istemezdik elbette.

"hayırdır anne? neden kaşlarını çattın?" diyerek yerine oturan kızımla düşüncelerimden ayrıldım. Elbette şu anlık doğruyu söyleyemezdim. "işle ilgili kafama bir şey takıldı da ondan bebeğim." dediğimde başını olumlu anlamda salladı. Ona doğruyu söyleyemediğim için kendimi biraz kötü hissediyordum.

"anne.. çok düşünceli görünüyorsun, bir şey olmadığına emin misin? Ben ballı ekmeğimi bitirdim, sen hala bir şey yemedin." dediğinde gülümsemeye çalıştım ve yemeye başladım. Sessiz bir kahvaltı yaptıktan sonra bulaşıkları makineye yerleştirmiştim ki telefon çaldı.

Taehyung arıyordu. Kalbim istemsizce hızlanırken hiç bekletmeden açtım.

"günaydın." ben de aynı şekilde ona karşılık vermiştim. "günaydın." birkaç havadan sudan muhabbet döndürdükten sonra konuya girdi.

"bebeğim, bugün beni şirketten çağırdılar, gitmem gerekiyor. Rica etsem buraya gelip Min Ho ile beraber kalır mısın?" bebeğim demişti. Bana bebeğim demişti. Tanrım, kendimi 16 yaşında liseli gibi hissediyordum. Bu halime gülümseyip konuşmaya başladım.

"Min Ho'yu neden buraya getirmiyorsun?"

"getirirdim fakat eve kargo gelecek o yüzden buraya gelmeni istedim."

"peki o zaman, Hye Min'le hazırlanıp geliyoruz." deyip bir de ekledim. "görüşürüz."

Hye Minle hızlıca hazırlandıktan sonra Min Ho'nun yanına varmıştık. Kapıyı Min Ho açtı.

"hoş geldin Ya Eun teyze ve sen de Hye Min." dediğinde Hye Min gülümsedi. "hoş buldum." Saçına öpücük kondurduktan sonra içeriye girdik.

"baban gitti mi?" dedim, Hye Minin montuyla birlikte kendimi montumu da asarken.

"evet, acilmiş o yüzden hemen çıktı."

trouvaille ⚘ kim taehyung✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin