3

8.1K 692 364
                                    

Sabah alarmın sesiyle uyanmış, birkaç dakikadır tavanla bakışıyordum. Derin bir nefes aldım ve duşa girdim. Kızımın bu kadar agresif olması canımı sıkmıyor değildi, acaba regl falan mı olacaktı? Normalinde bir kız kaç yaşında olur onu da bilmiyordum ve bu strese girmeme neden oluyordu.

İşim bittikten sonra bornozuma sarıldım ve kızımın yanına doğru ilerledim. Mışıl mışıl uyuyordu, hafifçe yanına sokuldum ve saçına öpücük bıraktım. Uykusu hafif olduğundan hemen uyanıvermişti.

"çok güzel kokuyorsun, anne.." dedi ve bana daha çok sarıldı. Gülümsedim.

"dün için çok kızmadın değil mi anne?" dediğinde elimi saçlarına götürdüm ve oynamaya başladım.

"yanlış bir yöntem seçmişsin sadece onun dışında sana bir kızgınlığım yok, meleğim." dedim.

"müdür seni aradı mı?" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

"evet, senden hemen sonra ben de gideceğim görüşme için." dediğimde başını olumlu anlamda salladı ve yanağıma öpücük kondurup ayaklandı.

"ben hazırlanıyorum o zaman!" dedi ve banyoya ilerledi.

Ben de ayaklandım ve mutfağa ilerleyip kahvaltı hazırlamaya başladım.

Yumurtayı haşlamaya bıraktım ve yanına birkaç aparat bir şey hazırladım. Sütünü de ısıtıp bardağına koyduktan hemen sonra aşağıya inmişti, hızlıca sandalyesine oturdu. Haşlanmış yumurtayı görünce kaşlarını çattı ve bana baktı.

"anne, ben haşlanmış yumurtayı sevmiyorum, biliyorsun." dediğinde omuzlarımı kaldırıp indirdim.

"ceza olarak yiyeceksin, hadi." dedim ve sandalyemde geriye doğru yaslandım.

"sen yemeyecek misin?"

"canım istemiyor, sen ye hadi." dedim ve onu izlemeye başladım. Saçlarını özenle at kuyruğu olarak bağlamıştı. Uçları lüleydi, babasına çekmişti. Onun saçları dalgalıydı, uzattığında ise hemen uçları lüle oluyordu.

Bitirdiğinde lavaboya gitti dişlerini fırçalamak için, ben de şişesine su koyup çantasına yerleştirdim. İşi bittiğinde geri geldi ve çantasını takıp yanıma ilerledi, yanağıma öpücük bıraktı.

"ellerine sağlık anne!" dedi ve kapıdan çıktı. Arkasından el salladım ve iyi dersler dileyip ardından kapattım. Masayı toplamaya başlamıştım ki, kapının zil sesi kulağıma dolmuştu. Hye Min bir şey unutmuş olmalıydı.

Kapıya ilerleyip açtığımda, kesinlikle karşımda onu görmeyi beklemiyordum.

"senin burada ne işin var?" dediğimde beni baştan aşağı süzdü ve tek kaşını kaldırdı.

"sen her zili çalana bornozlu mu kapıyı açarsın?" dediğinde sinirlerimin üst seviyeye ulaşmaya başladığını hissediyordum.

"bu seni ne kadar ilgilendirir, artık?" dedim. Amacım onu da beni yaptığı gibi sinir etmekti, ki gerçekten de ilgilendirmiyordu zaten.

Sinirle soludu ve ben buyurmadan içeriye girdi. Çok değişmişti, ben böyle bir insana mı aşık olmuştum cidden? Bir de onunla evlenip üstüne çocuk yapmıştım. Annem zamanında uyarmıştı, ama ben aşık bir aptal olarak onun dediklerine itibar etmemiştim. Şimdiki aklım olsaydı kesinlikle kıçına tekmeyi basmıştım.
Sinirle kapıyı kapattım.

"seni buyur etmedim?" dedim ve karşısına dikildim.

"ne için geldin, çabuk söyle." dedim suratına karşı. Normalde görüştüğümüzde asla bu kadar kızgın davranmazdım ama bugün beni kızdırmayı başarmıştı. Belki de regl günüm yaklaştığından böyle davranıyordum.

Kanepede yayıldı ve gülmeye başladı.

"sakin olsana ya eun." dediğinde karşısındaki kanepeye oturdum ben de.

"sakinim zaten, çabuk söyle bir görüşmem var." dediğimde tek kaşını kaldırdı.

"ne görüşmesi bu?"

Kıskanmış mıydı?

"bu seni ilgilendirmez." dediğimde sinirlendiği yüz ifadesinden belli oluyordu.

"ilgilendirir, ya eun. kızımın annesisin."

Ya sabır..

"sen hesap vermiyorsun da neden hep ben veriyorum?" dedim bir çırpıda.

"kimle görüşeceksin diye sordum?"

"sevgilimle." diye yalan söyledim. Amacı beni sinir etmekse gerçekten başarmıştı.

"senin sevgilin mi var?" dediğinde kollarımı göğsümde birleştirdim.

"evet var. Şimdi neden geldiğini söylüyor ve gidiyorsun, ben de sevgilimle buluşuyorum."

Biraz daha atıştıktan sonra gerçeği söylemiştim. Çenesi hiç çekilmiyordu gerçekten. Ben de geleceğim diye tutturduğunda kafasına vazoyu geçirmemek için zor tutmuştum kendimi. İyice çirkefleşmiştim bugün. Ama buna o neden olunca kendime fazlasıyla hak veriyordum.

En sonunda hazırlanıp yanına indim ve arabaya binip yol almaya başladık.

"iyi yapmış." dediğinde ona dönmeden konuşmaya başladım.

"iyi falan değil, wook. Saçma saçma konuşma." dedim ve arabayı park ettim. Daha sonrasında müdürün odasına adımlamıştık.

Koltuğun birinde tanımadığım biri oturuyordu, ki sanırım bu Min Ho'nun velisiydi. Sırayla tokalaştıktan sonra deri koltuklara oturduk.

"bu Min Ho'nun babası Kim Taehyung." dedi müdür Taehyung'u gösterip. Gülümsedim.

"bunlar da Hye Min'in annesi Kang Ya Eun, bu da babası Min Wook." dediğinde o da gülümsemişti.

Biraz incelemiştim onu. Kumral tene ve güzel bir yüze sahipti. Çok da güzel gülüyordu.

"neden sizi çağırdığımı biliyorsunuz. Hye Min ile Min Ho kavga etmişler, hiç tasvip etmediğim bir konu." dediğinde başımı olumlu salladım. Ki yanımdaki mahlukat asla Hue Min'in iyi yaptığını düşünüyordu, umarım Bay Taehyung böyle düşünmüyordur.

"şimdilik onlara ceza verme girişiminde bulunmuyorum ve size bir önerim var." dediğinde sırtımı dikleştirdim.

"Min Ho ile Hye Min'in kaynaşması için öğretmenleriyle konuşacağım, beraber oturtsunlar ve birlikte yapacağı ödevler versinler. Siz ne düşünüyorsunuz?" dediğinde, Bay Kim, "bence gayet iyi bir fikir. Ya sizce Bayan Ya Eun?" dediğinde başımı sallamıştım.

"bence de güzel bir fikir." diye atlamıştı Wook. Bu adamın kesinlikle bir niyeti vardı ve tam anlayamımıştım.

En yakın zamanda anlayacaktım.

coronaya dikkat edin manolyalarım, zorunlu olmadıkça kalabalıkla iç içe olmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

coronaya dikkat edin manolyalarım, zorunlu olmadıkça kalabalıkla iç içe olmayın.

sizce wook'un amacı var mı varsa nedir?

düzeltme notu: bölümü yayınladığımda corona varmış hala bitmedi püü :/

yeni bölüm için 100 oy ve yorum

trouvaille ⚘ kim taehyung✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin