22

4.4K 455 366
                                    

Sinirden bedenim titremeye başlamıştı. Az önce bana ne demişti o?

"sen bana ne dedin az önce?" deyip bir hışımla bedenimi kolları arasından ayırdım.

"duydun." Aptalca sırıtıyordu ve bu yüz ifadesi midemin bulanmasına neden oluyordu.

"sen kendini ne sanıyorsun Wook?" ellerimi bir hışımla saçlarımın arasından geçirdim. "sen akıllanana kadar ne demek? Neyi ima etmeye çalışıyorsun, açık olsana biraz." Beynim bütün işlevini yitirmişti sanki, hiçbir şeye odaklanamıyor, anlayamıyordum.

"yani şu demek oluyor bebeğim, Taehyung'la görüşmeni azaltana kadar." Bir de marifetmiş gibi parmaklarıyla miktarını göstermişti.

Şiddet eğilimli bir insanoğlu olmamıştım hiçbir zaman ama Wook beni buna itiyordu. Deli gibi suratına vurmak geliyordu içimden.

"bunun seni ilgilendirmediğini milyonlarca kez anlatmam mı gerekiyor anlaman için? Gerizekalı mısın Wook? Biz diye bir şey yok artık! Sen benim hiçbir şeyim değilsin, aynı şekilde ben senin hiçbir şeyin değilim! Bana karışmaya hakkın yok, anladın mı beni?!" diye bağırıp ittirdim.

"kızım nerede söyle bana." bu sefer sesim sakin çıkmıştı. "eğer bana getirmezsen polisi aramak zorunda kalacağım, Wook." deyip tepkisini ölçmeye başladım. Yüzünde bir gram tepki yoktu, öylece bana bakıyordu. Belki de içinden benim bu halimle eğleniyor olabilirdi.

"anne?" kapının ardından kulağıma ulaşan tanıdık sesle oraya döndüm. Hye Min oradaydı. Beni görünce gözleri parlamıştı, içimde bir şeylerin koptuğunu hissetmiştim.

"ah bebeğim." deyip kızıma sarıldım. Kaybolma ihtimalinden dolayı çok ürkmüştüm, elim ayağıma dolaşmıştı. Merdivenlerden acele olduğu anlaşılan adım sesleri yanımıza geldiğinde durdu.

"taehyung?"

Sinirliydi ve hayli acele olduğu için nefes nefese kalmıştı. Burayı nasıl bulmuştu bilmiyordum ama elini yumruk yapmış olması hiç iyiye işaret değildi.

"bebeğim sen arabaya biner misin, geliyorum ben de." ortamın alevleneceğini sezdiğimden Hye Min'i bu ortamdan uzaklaştırmalıydım.

"tamam." deyip merdivenlerden inip gözden kaybolduğunda, Taehyung dayanamayıp Wook'a kafa atmıştı. O sarsıntıyla yeren düşen Wook anında elini burnuna götürdü ama kanamıyordu.

"taehyung dur!" deyip koluna girdim ve onu kendime çektim. "sakin ol."

"sen ne yaptığını sanıyorsun, Taehyung!" deyip ayaklanan Wookla gözlerimi kıstım.

"bu seni ne kadar ilgilendirir? O benim kızım!" öne atıldığında, Taehyung'un önüne geçtim.

"sen Ya Eun'un benimle aynı ortamda bulunmasına, birlikte olmamıza karışıyorsun ama!" arkamdan bağırdığında, kalın olan sesini ilk defa bu kadar kalın ve onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.

"Hye Min'in psikolojini hiç düşünmüyorsun değil mi?" dedim kendimi dizginlemeye çalışarak. Sesimi daha fazla yükseltmek istemiyordum. Üst kattan biri çıkıp "neler oluyor burada!" diye bağırdığında "bir şey olduğu yok!" diye aynı şekilde bağırdım. Bir de Wook'un komşularını çekecek değildim.

"hem beni aldatıp boşanmamıza sebep oluyorsun, hem de kızımızı beni cezalandırmak için işlerine alet ediyorsun. Sen düşüncesiz herifin tekisin, Wook. Bu yaptığın doğru bir davranış değildi, mahkemeye başvursam nasıl sonuçlanacağını biliyorsun değil mi?"

"böyle yaparak seni geri isteme arzumu alevlendiriyorsun, farkında mısın?" dediğinde yüzüne ayıplar bir şekilde baktım. Taehyung arkamdan kolumu tuttu.

trouvaille ⚘ kim taehyung✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin