B12.

428 46 23
                                    

Arkadaşlar, buradan ilk kez size sesleniyorum.
Zaman-zaman farkettiğim bir detay var. Sıklıkla bu hikayeyi okuma listesine ekleyen arkadaşlar görüyorum, bölümlerin okunma sayı da öyle fazla kötü sayılmaz. Ama oy-yorum kısmına gelince sadece tek bir okuyucum oy veriyor. Bu arada, burdan ona özürlerimi sıralıyorum. Sınavlarım yeni bitti. Hatta diğer bölüm de yolda ❤️

Kısacası, o yıldızı parlatmak o kadar zor değil diye düşünüyorum, lütfen :(

———-

Fazlasıyla yorgun hissediyordum.

Her zamanki gibi.

Hoca için gayet normal, biz öğrenciler içinse ölüm gibi geçen blok dersten adeta dizlerim titreyerek çıkıyordum. Üstelik bu gün Dora da yoktu. Hani, daha kötü ne olabilir ki!

Şu an tek isteğim eve varıp zıbarmaktı. Kimseyi çekecek durumda değildim.

Her zamanki kadar kalabalık olan üniversite bahçesinde adımlarken kapı bana adeta bir ışık gibi parıltılı gözüküyordu. Dün gece anonim yazdığım mesajı okudu mu bilmiyordum ama herif gözümde seviye atlamıştı. Düşünce şekli muazzamdı bence. Bir çocuk babası olmak, özellikle de kız çocuğu babası olmak zordu.

Baba olmak genellikle zordu.

Kapıdan çıkıp durağa doğru adımlamaya başladım. Bu sokağı seviyordum. Cıvıl-cıvıl, insanların sık olmadığı ama neşeli bir caddeydi. Gözlerimi kapatarak derince bir nefesi içime çektim.

"Çiler?"

Refleks olarak sesin geldiği yöne-soluma doğru döndüm. Hayır, lütfen. Lütfen gerçek olma...

Hiç görmemiş gibi yoluma devam edersem bence gider.

"Çiler? Çiler!.. Lütfen! Sadece 2 dakika?"

Hırsla ona doğru döndüm. Son gördüğüm üzerine zayıflamış ve adeta çökmüştü. Anne-oğul hayatımıza sıçmakları yetmemiş miydi?

"Ne var be? Ne istiyorsun? Cidden.. Sizde olan bu yüzsüzlük.. Laf bile bulamıyorum!"

Sonlara doğru titreyen sesim, katbekat artan sinirimin duygulara dökülmüş karşılığıydı. Sinirleniyordum. Bu yüzsüzlüğe, bu hadsizliğe.

"Çiler, 2 ay önce geldim, böyle yaptın. Hani dedim, belki biraz uzak kalsam mantıklı düşünür de şımarıklığı bırakır. Ama bir şey diyeyim mi? Sen hiç değişmemişsin! Hala aynı bencil, şımarık kız çocuğusun!"

Güldüm ama sanırım şoktandı. Alt çenem öne doğru kaymış, kaşlarım kalkmıştı.

"Allah Allah ya! Allah Allah! Ne kadar kolaymış isimlendirmek. Şımarıklık? Şımarıklık, öyle mi! Özür dilerim ya gerçekten ama yellozun biri babamı çaldığı, annemin de bize bakmak için yüzümüzü bile görmediği için şımaracak kimsem olmadı benim." Tükürürcesine konuşuyordum. "Öyle senin gibi el bebek, gül bebek büyümedim. O yüzden bu süslü laflarını al ve yıkıl karşımdan."

Sakallı çenesinin büyük bir kuvvetle sıkıldığını gördüm.

"Annem hakkında doğru konuş." Zira boğuk çıkan sesi de doğrular nitelikteydi.

"Ben yanlış bir şey söylediğimi zannetmiyorum." Yüzüne büyük bir ciddiyetle baktım. Gerçekten karşımda böyle bir umursamazlıkla mı duruyordu? Yüzümü buruşturdum. "Her neyse, gidiyorum ben. Ne haliniz varsa görün."

BALKON|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin