B5.

699 47 37
                                    

Market arabasını sürükleyerek kasaya doğru yürüyordum ama tüm modum düşmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Market arabasını sürükleyerek kasaya doğru yürüyordum ama tüm modum düşmüştü. Bu kadar kaba olmasını beklemiyordum. İlk kez yüz-yüze gelmiş, bir şeyler konuşma şansımız olmuştu ama onda da azarlanıyordum. Reva mı lan bu bana?! Soruyorum sayın seyirciler? Hakettim mi?

Seyirciler: Eveeet!

EyV CigErİm.

İşte içimden böyle saçma diyaloglara girip eylenen, kendi halinde beyinsiz bir insandım. Kasaya doğru arabamı sürerken yeniden gördüm onu. Önce 'sessizlik en büyük cevaptır' moduna geçecektim ama kendi-kendime hiçbir zaman felsefi bir insan olmadığımı hatırlattım. Kimi kandıracaktım? Kendimi mi? Bana dokunan bir insanı sinir etmeden hayatıma devam edemezdim. Arkası dönüktü. Tam yanından geçerken, hafifçe öne doğru itekledim. Zaten rafların bitimine denk geldiğim için hemen kendimi diğer reyona atmıştım. Sonra bir kaç zemine çarpma sesi, bir küfür ve görevli kızın sesini duydum.

Ömer özürler sıralarken, görevli kadın önemli olmadığını, toplaya bileceğini söylüyordu. Sinirle gözlerimi devirdim. Keşke yapmasaydım! Bu piç yüzünden kadına ilaveten iş çıkarmıştım.

Daha da bozulan sinirlerimle hızlıca kasaya ireliledim. Ne tepki verdiğini görme şansım olmamıştı.

Elimde poşetler eve girerken ilk işim ellerimi yıkamak oldu. Daha sonra kıyafetlerimi değişip yeniden ellerimi yıkayarak odada zıplamaya başladım. Gözlerim yatağımın üzerindeki telefona kayınca yatağın yanına çöktüm. Tamam, eşeklik yapmış ama özür dilemiştim! Bokunu çıkarmasın yani.

Çıkarmasa iyi olur.

Oflayarak telefonu elime aldım ve balkona çıktım. Mahallemiz küçük bir mahalleydi. Zaten buraya mahalle demek de doğru olmaz. Daha çok maddi durumu ortadan da bir tık yukarı olan kesim oturuyordu. Arnavut kaldırımlı bir sokak, iki tarafında da uzanan 4 katlı binalar. Biz 2-ci katta oturuyorduk. Telefon titreyince hemen elime aldım.

05..: Neden?

Ne neden lan? Son yazdığı mesajı görünce dilimi çıkarıp kendi-kendime bir 'heeaaa' dedim.

Ç: Nasıl neden?

05..: Neden özür diliyorsun?

Ç: Kalbini kırmadım mı?

05..: Kalbimi kırmak mı? Yalnız o iş öyle basit değildir, güzelim. Sana deli gibi aşık falan değilim. Sadece merak.

Yeaağğ güzel miydim gerçekten? Kafamı sağ tarafa çevirip balkona nedensizce bıraktığım aynaya baktım. Telefonu yere bırakarak aynanın karşısına geçtim.

"Amanın, amanın! Güzel misin kız sen? Yerin seni! Ham yaparım! Güzelmişiz duydun mu öyle diyor! Ehehehehe.."

Saçma sapan bir kaç mimik daha yaptıktan sonra aynaya öpücük atarak yerime döndüm. 1 yeni bildirim vardı. Şu numaradan. Aa adamı unuttuk ya lan!

05..: Şu an tam bir deli gibi gözüküyorsun.

Ç: Beni bir yerlerden izlemen hala çok aptal ve sapıkça geliyor..

05..: Kızım, perdeyi 2 santim aralasam sen gözüküyorsun zaten!

Ç: Sensin deli ayrıca!
Ç: Ay ben bir de seni kafaya takmıştım ya, üzüldü mü acaba diye. Tam bir malım.

05..: Mal olmak iyidir.

Ç: Ne alaka?

05..: Bilmem, yazacak bir şey bulamadım.dd

Ç: Çok işsizsin galiba?

05..: İyi hatırlattın, benim acil gitmem gerek. Sonra konuşuruz.

Ç: 😑

05..: Oo üzüldün mü?

Ç: Nah.

Sinirle telefonu kapatıp yanıma bıraktım ve sürünerek demir korkuluklara ireliledim. Bu gidişle sürüngen olacaktım. Kertenkele woman!

Bacaklarımı korkuluklardan geçirip sallandırdım. Gelen geçene laf atmak en büyük hobimdir!

Diyordum ki, mahalleye bir araba girdi. Fazla yüksek sesli değildi ama Ben Fero çalıyordu. Iyy nefret ederim.

Allah'ın kekosu.

Kat-la-na-rak her-an, kat-la-na-rak her-an!

Radyonun sesi kesilince yapmak ve yapmamak arasında büyük bir ikileme düşmüştüm. 2020 benim için pek iyi başlamamıştı. Kimin için iyi başlamıştı ki? Kimse için! Sürünüyorduk ulan. Sonra koy göte mooduna geçip boğazımı temizledim ve şarkıyı devam ettirmeye karar verdim.

"KAT-LA-NA-RAK GİR-Dİ İ-Kİ-BİN YİR-Mİ!"

Şoför koltuğunun kapısı açıldı ve uzun boylu bir adam indi. Keşke yapmasaydım ulan.. Ee ben yapmayalım dedim? Sen bensin zaten. Bu hakareti kabul etmiyorum, asla.

Gülümseyerek bana baktıktan sonra durmadan tekrarladığım sözleri devralma kararı aldı sanırım.

"KAT-LA-NA-RAK GİR-Dİ İ-Kİ-BİN YİR-Mİ!"

Gülümsedim. Ciddiyetli aptallardan değildi. İki gerizekalı, karşılıklı olarak bu cümleyi bağırıyorduk şu an. Pek bağırma değildi aslında. İkimizden başka kimsenin duyduğunu sanmıyordum. Eğer biri balkonda ve aşağı katta değilse.

Tam o an gözlerimi açtım. Gülümsemem yüzümde dondu. Karşı apartmanın kapısında durup çatık kaşlarla bana bakan kişiyle gözlerim kesişti.

Ömer Tanay, iki gözümün çiçeği. Bunca yıl bekledikten sonra neden şimdi durmadan karşıma çıkıyorsun, ha?

——————
Ömer Tanay;

——————Ömer Tanay;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BALKON|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin