Nefesimi burnumdan dışarı üfleyerek donuk bakışlarla komşumuz Açelya'nın elinde tuttuğu gömlekle uzunca bakıştım. Gri, ekose bir gömlek olmasına karşılık kumaşı fiyatını onaylar biçimde kaliteliydi. Saate baktım, sabah 11 buçuktu. Yutkunarak bakışlarımı kaçırdım ama görevlilerden birinin beni arsızca süzmesini görmemle bakışlarım yeniden gömlekle buluştu."Of, Çiler çok arada kaldım. Sence beğenir mi babam bunu?" Açelya'nın buruşturduğu tatlı ve çocuksu yüzüne karşılık donuk bakışlarım devam ediyordu.
"Zaten başka seçeceğin yok, Açelya. Ali amcayı biliyorsun. 40 yıldır aynı saati takıyor. Başka ne ala bilirsin ki?"
"Sence beğenir mi? Sen baba olsan beğenir misin?"
"Beğenirim." Bakışları doğruluk derecemi ölçmek ister gibi yüzümde buluştu. Kafamı yeniden onaylayarak sesimi bir tık artırdım. "Gerçekten güzel. Beni biliyorsun, aksini düşünsem söylerim zaten." Bazen herkese, herşeye ve tüm evrene karşı fazla dürüst olmak size böyle geri dönüşler yapa biliyordu.
Açelya bizim kapı komşumuz Ayşe teyze ve Ali amcanın kızıydı. Her akşam evde yalnız başıma oturduğumda kahkaha seslerini duyduğum, imrenmekte kendime engel olamadığım çok mutlu bir aileleri vardı. Bu gün Ali amca tam 54 yaşına basıyordu.
Kızı Açelya ailesinin göz bebeği olduğu ve yaşı daha 16 olduğu için yalnız başına pek dışarı bırakmıyorlardı. Her ne kadar bu hareketlerini onaylamasam da annemin uyarılarıyla, nasıl diyordu, 'dilimi kendime saklıyordum'. Böyle durumlarda Ayşe abla Açelya'yı bana emanet eder, yanında olduğum sürece her yere gitmesine izin verirdi.
Eh, bir babanın doğum günü biricik kızının hediyesi olmadan geçmezdi.
"Tamam o zaman, sen burada bekle ben hemen hediye paketi yaptırıyorum!" Coşkulu sesine karşılık içten bir şekilde gülümsedim. Gerçekten çok iyi bir kızdı ama yaşı dolayısıyla ortak paylaşa bileceğimiz pek bir şey yoktu. Kendim 16 yaşımda her zımbırtıyı bilmeme karşılık şu an 16 yaşında birine çocuk gözüyle bakıyordum.
Az önceki görevli ile göz-göze gelmemeye dikkat ederek reyonlar arasında dolanarak mağazanın önünde Açelya'yı beklemeye başladım. Telefonuma gelen bildirim sesiyle elimi cebime atarak telefonumu çıkardım.
05..: Kasvetli havalarla aran nasıl?
Gülümsedim.
Ç: Hiç iyi değil
05..: Yapma ya
Ç: Noldu?
05..: Ben çok severim
Ç: Yapma ya
05..: Ruhsuz
Ç: Simsiyah havayı seven sensin!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALKON|Texting
Humor05..: Güneş kremini sürdün mü? Ç: Pardon? 05..: Cildin çok beyaz, güneş kremi sürmelisin. Ç: Kimsiniz? 05..: Benim kim olduğumu boş ver. Sen kim olduğunu biliyor musun? Ç: Kimmişim ben? 05..: İki gündür camın başından ayrılmamamı sağlayan kişi.